2 yaş "Annelik Krizi"

2 yaş "Annelik Krizi"

Şu ünlü "korkunç 2" (terrible two) tabii ki hepimizi vurdu, kasırdı kavurdu, burada bahsetmiştim. Bebetodaşlarım birer birer hunileri taktılar, ben de "ayol benim çocuğum zaten doğduğundan beri 2 yaş krizinde, ben idmanlıyım, bana komayooor" diye diye onlara kıs kıs gülmeye devam ettim. Kızlarla aramızda bir kırmızı telefon hattı var, "alow, kriz masası buyruun?" hattı. Kimin evladı kendini yerlere atıp tepinirse, kimin kuzusu coşarsa, hemen birbirimize şikayet edip rahatlıyoruz. Bir nevi sosyal destek hattı, "ver veriştir, sözlerinle yerden yere çali utandır çocuğu da rahatla" hattı. Pek tavsiye ederim. Lakin şu an sabahın 04.57'si ve bu saatte kimseyi arayamam (eminim aslında herkes uyanık ya da tek göz kapalı uyumakta ama yine de adab-ı muaşere kanunlarına aykırı bu saatte telefon etmek, sabahın köründe dert yanmak..) E size çemkireyim ben de, olmaz mı!?

Şimdi bizim zilli hakkında çok olumsuz şeyler yazmıyorum, genel anlamda tecavüzcüme aşık olmuş bir haldeyim (bkz. Stockholm Sendromu). Ama bu demek değil ki herşey süt liman gidiyor. Evet kıs kıs güldüğüm doğru ama aslında gülerim ağlanacak halime kısmı daha doğru. Pollyanna'ya bağladım olumsuzu görme, olumluya odaklan diye diye (facebooktaki gruba ne oldu ayol, bkz. Türk gibi hevesle başladığım işler dizisi..)

Bu sıra hasta yine. Klasik yemez, uyumaz, huysuzdur üçlüsü. Emzirmeyi bıraktığımın ertesi günü tüm gece kesintisiz uyumaya başlamıştı ya, o da hikaye oldu. 15dk'da bir uyanıp "mamaaaağ" diye yanına çağırdığı için, çareyi onun odasındaki ikiliden tekliye indirdiğim kanepenin köşesine kıvrılmakta buldum.

Yine böyle ağzımdan yastığa suların aktığı, o uykunun en tatlı noktasında gece terörleri vuku buldu hanımın. Bu seferkinin konusunu uyku semesi tam yakalayamadım ama sabahın 4 ila 4.57'si arasında, içinde "kalem, dondurma, kirpik ve kaydırak" kelimelerinin geçtiği ve "sarıl, sarıl, SARIL; SARIIIIIIL" ile biten anlamsız bir terör saatinden sonra, tüm tüylerim diken diken ve uykudan eser kalmamış halde güne başladım. Günlerim artık sabah koca bir kahve, öğlen diet cola eşliğinde geçebiliyor (ben ki 2 yudum kahve içeyim 2 gün uyuyamazdım, peh!)

Yaw yeter uleyn, ben de insanım. Evladım rüya bu rüya, nerden bulayım ben sabahın 4'ünde dondurma sana!? Hem de kütür kütür öksürüyorsun gece boyu! Ayrıca kalem ne ya, kaydıraktan kalemle mi kayıyorsun rüyalarında, kirpik ne ya sonra, kirpik ne?!

Dün yine böyle normal bi günde 10 sefer kriz yaşıyoruz; önce kucak istedi (annemle babama sevgilerimi yolluyorum) hemen aldım aman ağlamaya fırsat vermiyorum susturamadığım için (bıd bıd konuşmayın işte bundan ağlıyor zaten ben de biliyorum heralde ama sinirlerim kaldırmıyor valla artık), tabii 5dk sonra yeni bir kriz konusu buldu ağlayacak: neden kucaktaymış, neden yere indirilmemiş (hemen indirdim) ve ayağının yere değmesiyle yine kucaaaak. Tabii ki ağlamaya sebep arıyor.. Neden? Nedensiz ayol, böle olluyoğ bunnaaa. Karşıma bu fotolar çıktı bak hepsi böyle bunların bu yaşlarda (annenin yüzüüüü :D klasik!). 1 sene artık böyleler, sonra nizama giriyorlar. Nedenlerini yazmıştım daha önce, neden aramayın artık.

Bak mesela anasıyla White House'da fotoğraf çekimine giden 2 yaşındaki Claudia bile başkan maşkan dememiş, atmış kendini yere, tepiniyor (Obama'nın yüzündeki çaresizlik ile eşinin yüzündeki "biz görük bunları çoook" ifadeleri harika bu arada). Ama tükendim ayol, daha sabah saat 5.30, bu gün nasıl geçecek?! Bir şekilde geçecek elbette, yemin ederim kutumdaki kıllar ağardı son 3 aydır, yarattığı atom bombasının neden olduğu terörü gördükten sonra saçları birkaç günde bembeyaz olan Werner Heisenberg (sallama bilgi di mi bu da..) gibiyim valla.

Makul isteklerim var. Mesela gece elimi kolumu tutsun, isterse sık sık uyandırıp yanına istesin falan da, ben sırtüstü yatarken komple üstüme çıkıp boylu boyunca üstümde yüzükoyun yatmasın gibi. Ya da uyanınca kendine "uyuuuu uyuuuu" diye bağırmak ve bu nedenle adım adım uyanıp sinirlenmek yerine, sadece gözünü kapayıp susmayı akıl edebilsin gibi. Ya da Sherlock Holmes mini dizideki o adam beni balkondan bohçamla kaçırıversin gibi (o ne ayol, hatlar karıştı.. ama o Benedict Cumbetbatch denen adama da hafiften aşık oldum ben kocam duymasın o nasıl güzel gözlerdir be adam!)

Öyle böyle götürüyoruz işte bu annelik mevzuunu. Neredeyse 2 sene olacak ayol, bu gecenin 4'ünde yavrusuna şefkatle koşan, koşarken ayak serçe parmağını masanın köşesine çarpan, acıyı fark bile etmeyen kişi ben miyim diye bazen düşünüyor ve şaşırıyorum. Daha yolun çok başındayım biliyorum ama şu saatte kafamda huni salonda tek başıma otururken, kuşlar muşlar cikcikliyorken, yorgun, bitkin ama yine de mutluyum be çok şükür... Bu işler pek zormuş ama yine de güzelmiş hakikaten... (Sen onu bunu geç de hacı, bu Benedict nasıl bir adam yahu, oyş.)