Kusmuklu bir sabah

Kusmuklu bir sabah

Bu sabah yaşadıklarım aklıma taaa kendi çocukluğumda yaşadığım korkunç bir sabahı getirdi. Ben ilkokulda sabahları asla uyanamazdım, annemle babam hastaneye gitmeden önce uyandırılmam, haydi haydi haydi diye giyinmem, upuzun saçlarımı anneme taratıp topuz yaptırmam, okulun servisini 2 düdük öttürtmeden yakalamam gerekiyordu ve her sabah yaşadığımız bu koşturmalı, stresli, iki ayak bir pabuçtalı gerginliği çok iyi hatırlıyorum. Hatta bir sabah annem artık yavaşlığıma dayanamayıp delirmiş ve beni babama bırakıp gitmişti! Babamın upuzun saçlarımı tarayamayışı, hadi kızım geç kaldık öğretmenine rica ediver diyişi, öğretmenden yediğim azar, upuzun saçlarımı salkım saçak gören çocukların alayı, sırada ağlamam ve tüm gün yaşadığım o utancı ve terkedilmişlik hissini dün gibi hatırlıyorum.. Anneme beni bırakıp (!) işine gittiği için, babama saçımı bile (!) toplayamadığı için (halbuki 9 yaşında kocaman bir kızdım), tüm dünyaya bana pasaklı ve aptal muamelesi yaptığı için çok içerlemiş, gün boyu halime ağlamıştım..

O günden sonra bile akıllanmadım ve çok geç kaldım, taa ki eve çok istediğim (sonunda annemle babama "ben ölürsem yerime köpek alın" demişim!) Semo'm gelene ve her sabahın köründe çiş için dışarı çıkarılmak istemesine dek.. O günden bugüne ben hep sabahın köründe kalkmaya, sabahın o sakin, yavaş saatlerini sevmeye başladım. Hasta değilsem, sanırım 13-14 yaşımdan beri 1 gün dahi uyanıp da yatakta "keyif" için kalmışlığım yoktur, hop kalkar, duşumu alır, işe güce başlarım hemen.. Zaten genlerinde "çalışmak ve verimlilik" olan Alman eşim de benim gibidir. Çocuk da kendimiz gibi erkenci çıktı ve çocuktan sonra da değişmedi bu alışkanlığımız.

Taaki bugün bir "kusmuk" tüm hayatımızı alabora edene dek..

Bizim kız bugün hayatında ilk defa kustu! Yani daha doğrusu doğumdan 5 saat sonra bir kez kusmuştu ama bir daha geğirme dahi hiç kusma tecrübemiz olmamıştı. Hatta ben bugüne dek Maya'ya hep bembeyazlar giydirdim, koyu renk hiç kıyafeti olmadı düşünün yani bendeki özgüveni.. Yine bu sabah giydirdim açık renkler, babasıyla kucak kucağa oturuyorlar ama çocukta bi tatsızlık var (hastayız ailecek) biraz mızırdandı, karnım ağrıyor dedi, bir iki öksürdü derken foşşşş. Abartmıyorum aynen Problem Çocuk filmindeki dönme dolap sahnesi! Ay dayanamayacağım ekleyeceğim izninizle :D


Ne kadar kustu derseniz aslında size göre azıcık ama o kadar acemiyiz ki, çocuk kusuyor, üstü başı, eşimin üstü, beyaz koltuk (evet eşyalarımız da beyaz), ordan salonun abartmıyorum 2/3'ü, ordan hol, banyo, benim üstüm ve son olarak havlular.. Çocuk kusuyor biz deli danalar gibi bi oraya bi buraya koşturuyoruz, çocuk kucakta kustukça ve koştukça etrafa sıçrıyor dursak anca kendi üstü belki eşimin üstü batacak :D Ay beni bi gülme tuttu, çocuk zaten şok içinde, hayatında ilk defa kustu ne olduğunu anlamadığı için ağlıyor, eşim desen saçında bile kusmuk var sanki yeni doğmuş bebek kucağındaki, ben sinirden gülüyorum.. Ay dedim aynen babam gibisin, o da benimle ne yapacağını bilemiyordu, yahu tut çocuğu sakince, hafif yere eğ, kussun yere sonra temizle yeri.. Niye göğsüne bastırıyorsun ve ertafta koşturuyorsun..

Ben çocuğu değiştirirken eşim yerleri sildi, Maya takılı plak gibi "neden? neden? neden?" diyor bir yandan ona mantıklı ve travmatize etmeyecek açıklamalar yapıyorum, bir yandan gülmeme engel olmaya çalışıyorum, bir yandan kocaya "olmadı, ıslak bezle sil bak köşede de kalmış, ay saçında da var" diye direktif veriyorum. Sonra niye kustu hakikaten diye düşünmeden çocuğu eline bir bardak su tutuşturup direkt kreşe, kendimi de işe attım. Uzman annelik bu ruhsuzluğu gerektirir heralde (dedim ayol ateşi çıkarsa, kusarsa arayın diye, o kadar da değil).

İşte benim 2,5 yaşında ilk defa karşılaşıp dımdızlak kaldığım bu kusma konusunda kısa ve öz birkaç yazı da şu: bebekler neden kusar ve ne yapmalı burada, çocuklar kustuklarında nasıl davranmalı burada, neler vermeli ne yapmalı burada.