Noel takvimleri ve hediyeleşmek

Noel takvimleri ve hediyeleşmek

Aralık ayı; kışın resmi açılışı. Her ne kadar bu diyarlara kış erken gelse ve kovalamadan gitmese de.. Aralık ayı oldukça yoğun geçer Hıristiyan dünyasında. 24'ü ve 25'i noel gecesi ve sabahı en önemli dini günlerdir, çünkü Hz. İsa'nın doğum günüdür. Eşim protestan hıristiyan olduğu için bizim evimizde de tüm adetleriyle kutlanan bir bayramdır. Ben müslüman olduğum için, benim özel günlerim de eşit derecede kutlanır. Kızımızın da ileride kendi inancını, dini anlayışını ya da etik anlayışını kendi seçmesi taraftarı olduğumuz için, her iki kültürü de en güzel yönleriyle anlatmayı, eşit noktada durmayı tercih ediyoruz.

Blogda daha önce hiç bahsetmemişim, bu sene her yıl noel döneminde neler yaptığımızı anlatmak istiyorum. 24 Aralık'ın hemen öncesindeki Pazar günü 4. ve son advent'tir, bundan 4 hafta önceki Pazar günü de doğal olarak 1. advent. Takvim koşulları nedeniyle bazen noel dönemi Aralık ayından önce başlamış olur. Bu sene de öyle oldu, geçen pazar ilk advent'ti ve evlerde adet olduğu üzere ilk advent mumu yakıldı. Bu sene Maya özellikle el işlerine merak saldığı için advent mumumuzu kendimiz yaptık, şu en üstteki fotoğrafta geçen sene satın aldığımız klasik mum ve yanda bu sene kendimiz yaptığımız mum. Nasıl olmuş? :) Mum yakıldığı zaman dua edilir, biz de ailecek el ele tutuşup sahip olduklarımız için şükrettik ve sağlık ve huzurumuzun, sahip olduklarımızın devamını diledik. Her akşam mumu bir süre yakıyoruz, evde kış mevsimine özgü hoş bir koku ve ışık oyunu oluyor ama ben genel olarak mumları pek sevmediğim için bu sene boyutunu küçük tuttum. Bu ilk pazarı takip eden her pazar, bir diğer mum yakılıyor ve noel öncesi 4 mum da yakılmış oluyor.

Bir diğer adet, çam ağacının süslenmesi. Biz müslümanların da yılbaşı için benimsediği, kökeni aslında pagan adeti olan (Büyük İskender döneminde mesela ağaç ters çevrilip tavana asılırmış, kışa özgü kötü ruhların kovalanması, neşe ve iyi şans getirmesi için) bu adet için genellikle Aralık'ın ikinci hatta üçüncü haftası beklenir çünkü burada asla plastik ağaç kullanılmaz, bu iş için yetiştirilmiş gerçek bir çam ağacı kesilir ve tabanına içine her gün su koyduğunuz özel mekanizmalı bir kap konarak ağacın noel sonrasına dek kurumaması, yeşil ve diri kalması umulur (ortodoks ve gregoryen hıristiyanlar noeli 6 Ocak'ta kutlarlar, o nedenle çoğu evde ağaç 7 ocak'a dek durur). İlk zamanlar gerçek bir ağacın, bir canın kesilmesi bana çok yanlış geliyordu (bizdeki kurbanlıklar gibi) fakat eşim hem gelenek olduğu için "bu ağaçlar domates gibi, bu iş için üretiliyor" tezini savunup beni deli etse de, hem de bana Almanya gibi gereğinden fazla ağaçlı bir ülkede ağacın öneminin yok denedek kadar az olduğunu hatırlatsa da (burda mesela halk su tüketimine teşvik ediliyor yoksa Alpler nedeniyle gereğinden çok fazla olan su az kullanıldığında kentin gider ve boru sistemleri zarar görüyormuş! Te Allahım..) yine de vicdanım o gencecik boyu boyum kadar ağacın kesilmesine elvermiyordu. Sonunda kendi içimde şu çözümü buldum: her noel dönemi kestiğimiz 1 ağaç için 2 yeni fidan dikilmesi için Tema Vakfı'na bağışta bulunuyorum. Ağaç gibi evler de süslenir, kapılara camlara mini mini ışıklar ve noeli çağrıştıran kırmızı, çam yeşili ve yaldızlı süslemeler asılır. Biz çok abartmıyoruz bu konuda, ben biliyorsunuz sadelikten yanayım, her yerde simler süsler yıldılar falan olunca içime fenalık geliyor. Fakat Maya ile kağıt ve tabaklara doğadan topladığımız dal, kozalak, kestane, yaprak vs, pamuklar, uhu, boyalar ve çeşitli elişi malzemeleri ile bol bol süsleme yapıyoruz; heryerimiz simler ve parlak cisimlerle pırıl pırıl parlıyor bu sıra (eşimin ciddi iş toplantılarında alnının orta yerinde sim parlıyor falan, o derece!) ama ürettiğimiz eserlerin hepsi sonra cup geri dönüşüme :P

Bizde yeniyıl gecesi gelen noel babanın aslında hıristiyan dininde yeri yok! Özellikle coca cola önderliğinde kırmızı elbise giydirilmiş tombik popolu noel babalar Amerika popüler kültür menşeyli ve 24 Aralık noel gecesi "iyi" çocuklara hediyeler getiriyor. Almanya'da noel baba geleneği popüler kültür dışında çok fazla yok. Fakat Aralık ayının 6'sı "St. Nikolaus Günü" olarak kutlanır ve bildiğiniz gibi bizim ülkemizde Demre'de ms.4.yy'da doğmuş bir aziz olan Nikola ile aynı kişidir. Nikola özellikle çocukların ve denizcilerin azizi olarak bilinir. Ayın 6'sında St.Nikolaus'un eli açık ve iyi kalpli kişiliğine atfen, çocuklara ufak bir hediye alınır ve süslü kırmızı noel çizmelerinin değil, şu yandaki gibi kendi ayakkabılalarının içine konur!

Ve tabii ki tüm noel döneminin en önemli özelliği; hediyeleşmek. Ortalama bir Alman'ın noel dönemi hediyelerine 470 euro ayırdığını okudum geçenlerde gazetede! Bence de YUH ama düşününce doğru çünkü Almanlar sadece yılın 2 günü hediyeleşir; noel ve doğumgünü. Onun dışında çoğu çocuklarına oyuncak dahi almaz (bakınız kayınvalidem!). Hal böyle olunca noel ve doğumgününde abartıyorlar, o filmlerde gördüğünüz heryer kutularla dolu, yürüyecek alan bulamadığınız evler var ya, hiç abartısı yok noel gecesi aynen o şekilde oluyor. Dolayısıyla 1 ay önceden herkes aşırı bir hediye alma derdine düşüyor. İlk noelde ben de herkese 1 adet hediye almış ve bana verilen 35 hediye (evet) sonrası çok fena boyumun ölçüsünü almıştım. Geçen yıllarda çok uğraştım bu "tek kişiden tek hediye" adetini oturtmak için ama sökmedi. Valla ben tek hediye alıyorum, onu da genelde internetten alıyorum. Hatta aşırı anti romantik şekilde insanlardan 5 maddeli liste istiyor ve bunlar içinden seçiyorum (hatta evet listeyi de amazon'dan buldurtuyor, sadece tuşa basıyorum, evet o kadar da ruhsuzum ama napıyım vallahi hediye almak ve vermek pek sevmediğim ve çok da beceremediğim bir şey!)

Noel gecesi açılan hediyeler dışında bir de ünlü "advent takvimi" var. Bunu işte çok seviyorum. Her kişi için 1 adet takvim hazırlanıyor ve 1 ila 24 Aralık arası her sabah ya da akşam ailecek oturuyor, o günün hediyesini açıyor ve mutlu oluyorsunuz. Bu çok daha basit, mesela sadece çikolatadan oluşan advent takvimleri bile var. Fakat bizde bu takvime minik minik eşyalar, süsler, ufak krem şampuan gibi tuvalet malzemeleri, şekerlemeler konur. Bu sene eşimle birbirimize "şımartma takvimi" yaptık mesela; ufak zarflara kağıtlara yazılı her gün için bir başka "hoşluk" var bu takvimde. Mesela "kocaman bir sarılma" ya da "çocuksuz 2 saat" ya da "birlikte noel marketine gidip sıcak şarap içmek" gibi maddi olmayan, manevi yönü ağırlıklı hediyeler. İnanılmaz romantik! Tabii ki eşim tasarımcı olduğu için benim aldığım paket pek şık, onunkisi ise çok dandik, bir kutu "merci" çikolatasına sarılı mini mini renkli kağıtlardan oluşuyor (yandaki foto). Kızımınki ise oyun dolu, minik kitaplar, oyuncaklar, noel ağacı için süsler. Her sabah yataktan koşa koşa çıkıp "takviiiim" diye bağırıyor!


Bir de babannesi ve dedesinden takvim geldi ama "çikolatalı şekerlemeli olmasın" dediğimiz için şu üstteki kitaplı advent takvimi (Ravensburger mein Wimmel-adventskalender), gerçekten muhteşem bir hediye. Bunu da akşam babası gelince (ve stratejik bir şekilde tam ilaç saatinden önce hehehe) birlikte açıyoruz ve çıkan mini mini kitapları zevkle okuyor biriktiriyoruz.


Ha bir de tabii 1-24 Aralık arası açık olan Noel Marketleri var ki.. Ben bayılıyorum bunlara. Almanya'ya gelecekseniz lütfen bu dönemde gelin, heryer cıvıl cıvıl. Bu marketlerde süsler, yiyecek içecek (sıcak şarap: glühwein), kışlık kıyafetler ve elişleri bulabilirsiniz. Genellikle erken kapanırlar ve sadece 24'üne kadardırlar (24 Aralık ila 6 Ocak arası burada tatil ve bir çok yer kapalıdır, özellikle yılbaşı gecesinden sonraki günler sessiz ve çok depresiftir, hiç tavsiye etmem bu dönemde gelmenizi). Biz de genellikle eşimin iş çıkışında farklı farklı noel marketlerinde buluşuyor ve sıcak şarap içip (çocuklar için alkolsüz kinderpunsch var ve özellikle elmalısı şahane) buraya özgü Flammkuchen denen bol tahıllı ekmek üstüne peynir, soğan, vejeteryan ya da etli pizzamsı atıştırmalıkları lüpletiyoruz.

İşte Aralık ayı böyle, şıkır şıkır. Gerçekten de bu tip festivallere insanın çok ihtiyacı oluyor. Bundan sonra kış ortası Fasching festivali ve en son da kış bitişini müjdeleyen (ve yine dini bayram olan) Ostern (Paskalya) var. Bu festivallerin hepsi tabii ki ortaçağ kaynaklı ve insanların yoğun geçen kış mevsiminde ara ara soluklanması, kötü ruhları dansla müzikle şarapla kovması için başlamış ve günümüze dek de devam ediyor (iyi ki de ediyor, yoksa gerçekten bu sert kış koşullarında insan iple çektiği festival günleri de olmasa delirebilir!)