
Dediğim gibi Maya'nın anadili Almanca, İngilizce ve 1,5 yaşından beri eklenen ve daha yavaş gelişen Türkçe. Türkçesinin geriden takipte kalmasının nedeni, benim daha hamileyken konuyla ilgili bir araştırma yapıp, uzmanlarına danışıp, OPOL (one parent one language, dont mix yani tek ebeveyn tek dil konuşsun ve asla dilleri karıştırmasın) yöntemini benimsemeye karar vermem ve onunla konuşacağım dili de İngilizce olarak belirlemem. Türkçe neden değil, çünkü eşimle aramızda İngilizce konuşuyoruz, eşim Türkçe bilmiyor, Türk arkadaşım hiç yok denecek kadar az, Türkçe günlük hayatımda sadece blogda ve ailemle telefonda kullandığım bir dil. Normal hayatımda %80 İngilizce (eşim, işim ve sosyal çevremde), %18 Almanca ve %2 Türkçe kullanıyorum. Bu durumda sanki kızımla aramızda gizli bir dil konuşuyormuş gibi olmamak için ve OPOL "sadece tek dil kullanılacak!" diye bir ferman verdiği için, günlük yaşamımda %2 oranında kullandığım Türkçe yerine %80 oranında kullandığım İngilizce'yi tercih etmek daha mantıklı görünmüştü.
Uzmanlara göre OPOL kullanan ya da sahip olduğu tüm dilleri karıştırarak kullanan ailelerde çocukların dil gelişimi farklı oluyor. Doğrusu benim de 2,5 senede kendi çocuğumda ve çevremdeki ailelerde gözlemlediklerim, gerçekten farklar var. OPOL kullanılan evlerdeki çocukların dil gelişiminin biraz daha "kurallara uygun ve tutarlı" gittiği, dilleri daha az içiçe karıştırdıkları, daha doğru dilbilgisi ve çeşitli ve çok sayıda kelime kullandıkları ve kiminle hangi dili konuşacaklarını daha çabuk anladıkları bulunmuş. 2 ebeveyn sadece 2 dil kullanıp asla dilleri karıştırmadıkları zaman çocuklar daha erken "düzgün" konuşuyorlar.
OPOL kullanmayan, 3-4 dili günlük yaşamında kullanan evlerde ise, her ne kadar anneler "çocuğum 3 dil konuşuyor hava hava hava" dese de, aslında durum "anne, give me some water, bitte!" şeklinde. Bunu kesinlikle ayıplamıyorum, herkesin doğrusu kendine, fakat bu şekilde konuşan çocuklar özellikle dillere ve kullanım alanlarına yeterince vakıf olmadıkları küçük yaşlarında genellikle tek dilli akranlarına kendilerini bu şekilde biraz zor ifade edebildikleri için hırçınlaşabiliyorlar ya da içlerine kapanabiliyorlar. Çoğu çocuk 3-4 dili anlasa dahi, anne baba ile bile konuşmamayı, reddetmeyi ya da dilleri birbirine karıştırarak kullanmayı tercih ediyor. Yine bu şekilde devamlı değiştirilerek konuşulan çoklu dil ortamlarında ne yazık ki kekemelik sorunları da daha fazla görünüyor. Bu durumda aileye düşen görev, çocuk bu şekilde konuşsa dahi sizin mutlaka kendi dilinizi ya da o ortamda konuşulacak dili karıştırmadan sürdürmeniz. Kısacası, çocuğa örnek olmanız, size hangi dille gelirse gelsin sizin o anda mutlaka tek bir dille cevap vermeniz.
Öteyandan; OPOL kullanılan evlerde ebeveynler tarafından kaç dil konuşulursa konuşulsun ne yazık ki çocuklar sadece 2 dille sınırlı kalmak zorundalar çünkü OPOL'un doğası bir ebeveynin iki dil konuşmasını engelliyor. Bu da tabii ki çok saçma, çünkü ebeveyn olarak insan evladına konuştuğu tüm dilleri bir armağan olarak vermek istiyor.. Evet bu çocuklar ilerde 3. 4. dilleri tek dilli çocuklardan çok daha hızlı ve rahat öğrenebiliyorlar fakat bu diller yine de anadil olamıyor.
Peki ne yapmalı?
Benim 2,5 yıllık çok dilli çocuk büyütme deneyimim bana şunu öğretti: tek bir doğru yoktur, dolayısıyla OPOL ya da başka yöntem kesin doğrudur diyemeyiz. İçinizden hangisi geliyorsa, şartlarınız hangisini yaptırıyorsa, onu yapın derim. Mesela ben şimdi en başa geri dönsem OPOL yöntemini azıcık değiştirir, mesela evde tek başımayken Türkçe, evin dışarısında sosyal ortamda ya da babasıyla birlikteyken aramızda İngilizce konuşur, Almanca'yı ise tamamen babasına ve eğitim sistemine bırakırım. Bence olması gereken budur, çünkü çocuk hem 3 dilli büyür, hem de annem neden dilleri değiştiriyor ikide bir diye aklı karışmaz. Bilir ki evde Türkçe konuşacağım, dışarda Almanca konuşacağım, evde ailecek olduğumuz zamansa İngilizce konuşacağım. Fakat burada anneye çok büyük yük düşüyor çünkü evde yalnızken asla İngilizce karıştırmamalı, dışarda ise Türkçe konuşmamalı, yani çok ciddi bir oto kontrol sahibi olmalısınız. Gerçekçi mi, hayır. Ben 1,5 yaşından 2 yaşına kadar denedim bu yöntemi ve uygulayamadım çünkü dediğim gibi ağzımdan otomatik İngilizce çıkıyordu. Fakat mesela araştırmalar gösteriyor ki kendisi de çift anadilli olan ebeveynler beyinlerinin farklı bölgesini kullandıkları için bu kontrollü çoklu OPOL'ü rahatça kullanabiliyorlar. Fakat ikinci veya başka dilleri sonradan öğrendiyseniz, beyninizin başka bölgelerini kullandığınız için, diller birbirine girebiliyor. Yani siz kendiniz doğumdan bu şekilde değilseniz, bu yöntem çok mütiş ama çok zor.
Şimdilik Maya'yı 2 anadil (Almanca ve İngilizce) ve 3. yabancı dil olarak Türkçeli büyütüyoruz. Bu şu demek, elimden geldiğince yalnızken günde 1 saat "Türkçe saati" yapıyorum, şarkılar kitaplar ve anane dede arkadaşlarla konuşmalarla destekliyorum. Fakat geri kalan zamanlarda Türkçe'yi karıştırmadan İngilizce konuşuyorum. Babası ve kreş ise Almanca. Bizim evimizde en çok bu yöntem işe yarıyor ve en rahat da bu yöntemi kullanabiliyoruz. Ha eğer İngilizce Türkçe'den daha az kullandığım bir dil olsaydı, eşim azıcık konuşabilseydi, haftada 1-2 görüştüğüm Türk arkadaşlarla oyun grubu falan olsaydı o zaman tabii ki asıl Türkçe konuşur, İngilizce'yi nasılsa öğrenecek diye düşünürdüm. Fakat benim koşullarımda ne yazık ki bu mümkün olmadı. Yani kalbimle değil, mantığımla karar verdim ve işe yaradığını gördüğüm için, bu kararımın arkasında durmayı düşünüyorum. Maya 3-4 yaşında her iki anadiline tamamen hakim olduğu zaman Türkçe'yi mutlaka öğreteceğim ama bu tek dilli bir çocuğun ikinci dili öğrenmesi gibi, işin uzmanı eşliğinde daha akademik bir biçimde (Türkçe oyun kursu) olacak. Türkçe konuşabilmesini çok istiyorum ve umuyorum ama şu an acele etmiyorum. Önce çift anadil, sonra 3. dil..
Özetle üzerine basarak söylüyorum; benim seçtiğim OPOL yöntemi sadece bir yöntem, bu alanda gördüğünüz gibi uygulanan çok farklı yöntemler var. Kimi evlerde ebeveynler anadillerini yutup içinde yaşadıkları toplumun dilini kullanmayı tercih ediyor, kimi aileler çok dili aynı anda kullanıp farklı dillerdeki kelimeleri birbirine ekleyip bir dil yaratıyor ve iletişimi sağlıyor, kimi ailelerse çok sayıdaki dili dilbilgisi kurallarıyla, kelime dağarcığıyla konuşturmaya çalıştığı için gün içinde farklı kişiliklere bölünür gibi farklı dillere bölünüyor. Doğru tek değil.. Bu nedenle ben OPOL yönteminin arkasındayım ve kendi ailemde ve gözlemlediğim diğer çok dilli ailelerde de en çok bu yöntemin işe yaradığını rahatça söyleyebilir ve öneririm.
Bir sonraki yazımda 2,5 yaşındaki çocuğumun dil gelişimi, sorunları ve çözümlerini anlatacağım. Çok dilli çok kültürlü, rengarenk kalma dileğimle :)