Hamileliğim süresince, doktorum önermediği ve hatta karşı olduğu için folik asit dışında hiç bir vitamin kullanmadım. Doğumda ya da doğum sonrası dönemde ve emzirirken, sadece hastanede kızıma verilen K vitamini ve ilk 2 sene kullanması gereken D vitamini dışında, ne bana ne de kızıma her hangi bir vitamin ya da besin desteği de verilmedi. Kızıma ilk 6 ay sadece anne sütü, sonrasında ise bildiğiniz gibi anne sütüne ilaveten çeşitli sebze ve meyveler, balık, et, tahıl ve baklagil içeren katı gıdaları verdim. İnek sütü, ek gıda ya da formül mama asla almadı.
Türkiye'ye her gidişimde, başta her ikisi de doktor olan anne babam ve bebeği olan ya da yıllar önce çocuk büyütmüş herkes buna hem şaşırdı hem de kızım da ben de normal (Türk bebeleriyle karşılaştırılınca zayıf) kiloda olduğumuz için, beni alttan alta, bazen de açıkça suçladı. Özellikle oyun gruplarına gitmeye başlamamızla birlikte Maya'nın çok sık hastalanmaya başlaması da bunun üzerine tuz biber oldu ve dört bir yandan "bu çocuğun bağışıklık sistemini güçlendirecek bir şey vermek lazım, multivitamin vermek lazım, kansız bu ondan yemiyor, demir neden verilmiyor" gibi "uzman" görüşlerine maruz kaldım. Oysa hem doğum sonrası bakım ebemiz, hem sosyal güvenlik kurumunun eve gönderdiği gelişimi denetleyen hemşire, hem de iki ayrı çocuk doktorumuz vitamine ve gıda desteklerine "kesinlikle hayır" derken..
Son Türkiye ziyaretinde Maya'nın 2 aydır geçip geçip geri gelen öksürüğü nüksedince ve yine ateşli bir gribal enfeksiyon geçirince, annemle babam hemen panikleyerek doktor arkadaşlarını bize çağırdılar ve aslında kadıncağızın bana "çok da gerekli değil aslında" demesine rağmen, ben duymuyormuşum gibi içerde fısır fısır konuşup hemen bir öksürük şurubu, bir balgam söktürücü, bir de çinko ile C vitamini ile üstüne ek multivitamin ve imün sistem güçlendirici yazdırıp, karda çamurda koşa koşa çıkıp eczaneden temin ettiler. Doktor kısmısına "vay aman ilaçsız kaldım" demeyin, "dünyanın sonu geldi, paniiiik" olarak anlıyorlar. Şurupları bir iki gün verdim, yok ettim. Multivitamini ve immün güçlendiriciyi hiç almadım bile. Grip sırasında kendim de kullandığım ve faydasını gördüğüm C vitaminli çinkoyu da bir hafta kullandım. Ta ki düne kadar..
Dün bu diyarların ünlü ve de insan akınına uğrayan eczanesine yolum düşmüştü. Eczacı baya efsane bir kadın. Tüm müşterilerinin ve ailelerinin son 50 senelik hastalık cetvellerini, neli pastil sevdiklerini, köpeklerinin adını bile bilen, "nabza göre şerbet" düsturunu benimsemiş bir kadın. Bir de üzerine diplomalı çocuk beslenme uzmanıymış kendisi. Baktım pek müşteri yok, kadına "kızım 1,5 yaşında ve çok sık hastalanıyor, multivitamin ya da benzeri bir şey arıyorum" diyiverdim (beynim nasıl yıkanmış görüyorsunuz 1 haftalık tatilde).
Kadın bana cevap vermek yerine üçlü parendeli tekme atacak sandım valla.. "Neeee? Yanlış duymuş olmalıyım!" diye girdi söze ve bana 1,5 yaşındaki çocuğa vitamin veya immün sistem güçlendirici vermenin cinayetten farksız olduğunu, bu yaştaki çocukların yılda 12-15 kez (ayda en az 1 kez) hasta olmalarının normal olduğunu, bu yaşta olmazsa anaokulunda ya da ilkokulda aynı şeyleri yaşayacağımızı, vitaminlerin ve immün sistem güçlendiricilerin yarardan çok zararı olduğunu (organlarda ağır metaller gibi birikip çeşitli hastalıklara yol açtığını) uzun uzun (tam 1 saat) anlattı. Aksanımdan Amerikalı olduğumu da anladığı için (!) "sizin ülkenizde vitamin ve booster'lar şeker gibi kullanılıyor, o nedenle yetişkinlik dönemi kanserleri, kronik organ hastalıkları ve de obezite bu kadar yaygın" dedi ve elinde iki üç bilimsel dergi bile salladı burnuma doğru. Korktum.
"Ya ben de öyle düşünüyorum ama işte yemiyor da zayıf da sık hasta oluyor da, yetersiz besleniyorsa eğer hık mık" dedimse de, "bu yaşta çocuk yemez zaten, normal, yediği üç şey ona yeter, gelişim dönemi bu" dedi ve akabinde de "hadi kardeşim başka kapıyaaaa sakın bir daha elinle çocuğunu zehirleyeyim demeee" diye diye iteledi beni kapıdan dışarı. Cahil cühela hissettim valla, o derece utandım.
Türkiye'de ve evet Amerika'da çok yaygın kullanılan vitamin ve immune booster'ların Almanya'da kesinlikle kullanılmaması bana da tuhaf bir çelişki olarak geliyor ama ne bileyim, burda araştırma ve bilime ayrılan bütçe o kadar yüksek ve bilim insanlarının ticari kurumlardan bağımsızlığı o kadar geçerli ve koruma altında ki, sanki burdaki anlayış daha samimi ve doğru gibi geliyor bana. Hele de işi ilaç satmak olan bir eczacı bile cahil cühela bir anaya "aman vereyim gitsin" demeyip 1 saat dil dökebiliyorsa.. Vardır bir iş diye düşünüyorum.
Siz yine de şunu ve şunu ve şunu ve şunu ve şunu ve şunu ve şunu ve şunu ve de şunu okuyun derim.