Bu yazımda ise çocuktan gelen öfke nöbetlerine karşı, anne baba veya bakıcının olumsuz düşünce ve tepkilerini nasıl kontrol altında tutabileceğini ele alacağım.
Gittiğim oyun gruplarından birinde ikizleri olan bir anne var ve oğlan olan çok agresif. Kadını tekmeliyor, ısırıyor, diğer çocuklara karşı da saldırgan. Fakat dikkat ediyorum kadını ne zaman ısırsa kadın çok ciddi tepkiler veriyor, bağırıyor ve çocuğu 30cm'den kucağından yere fırlattığına dahi şahit oldum! Çocuğa fiziksel zarar gelecek bir davranış değildi dolayısıyla direkt uyarılacak, toplumsal bazda önlem alınacak bir durum da yoktu ama psikolojik anlamda çocuğa çok zararı olduğu da kesin. Üstelik bir de kız olan ikizine sarılıp "bak o beni hiç ısırmıyor" demez mi! Ben kendim utandım ve üzüldüm bu kadın adına.. Zavallı minikler.. Buradaki genel anlayış bu tip öfkeli, saldırgan çocukların ailelerine de karış(a)mamak yönünde. Yani parkta falan bir çocuk gelip başka çocuğa vurduğunda ya da bir oyuncak için kavga edildiğinde anneler genellikle hiç karışmıyorlar. Çocukların problemi kendi aralarında çözmeleri esasmış.. Ben tabii ki biri çocuğuma zarar verecek olsa hiç durmam kaplan kesilirim ama oyuncak kavgaları, oyun sırasında zorbalık gibi durumlarda ben de çocukların kendi aralarına girmeme, müdahale etmeme yanlısıyım. Hayatta her zaman anne olmayacak yanında (bizim kültürde belki de bu nedenle "dayısı olan yaşadı" anlayışı bu kadar baskın). Ama dediğim gibi, fiziksel, sosyal ve psikolojik zarar görme / verme noktasına gelmemeli, getirilmemeli bu iş, yoksa müsamahakarlık değil, çocuk istismarı olur. Kıssadan hisse: Ne ekersen onu biçiyorsun çocuk yetiştirirken...

Fakat her zaman sakinliğimi korumam söz konusu olmuyor tabii. Mesela dün akşam eve gelen eşim beni kendimi mutfağa kapatmış hüngür hüngür ağlarken, Maya'yı da mutfak kapısını yumruklayarak "mamaağğğ" diye yarı çıldırmış halde böğürürken buldu. Aslında bu durum sadece 2 dakikadır sürüyordu ve öncesinde ben onun nedensiz huysuzluğuna, 19374637 hayır'ına sakin ve mantıklı cevaplar vermeye, onu kucağıma alıp sakinleştirmeye, sarılmaya, tekmelerine itmelerine rağmen öpmeye, kafasına taktığı şeyden (ucu sipsivri bıçakla elma kesmek, olacak iş değil tabii ki) dikkatini başka bir şeye yöneltmeye çalışmış, hatta yemeyeceğim halde 3 adet elmayı ona izleterek kendim kesmiş, ziyan etmiş ve yaptığım ve dediğim hiç bir şeyden sonuç alamadığım ve artık öfkelendiğimi hissettiğim anda "Maya şu an çok sinirliyim, lütfen bana 2 dakika ver, mutfağa gidiyorum ve birazdan yanına geleceğim" diyip kendimi mutfağa kitlemiştim. Ama tabii sonuç Maya'yı iyice sinirlendirdi, korkuttu ve babası geldiğinde dahi sakinleşemedi. O noktada ne yapabilirdim bilmiyorum, büyük ihtimalle gerçekten 2 dakika boyunca ağlayıp, anneliğimin berbatlığı üzerine kendimi yiyip, sonunda da rahatlayıp sinirim geçtiğinde kapıyı açıp Maya'yı sakinleştirmeye çalışmaya devam ederdim ve genellikle 30 dakikadan uzun sürmediği için bu krizler, sonunda ikimizde rahatlar, sarmaş dolaş kuzu sarması halde hayatımıza devam ederdik.. Ya da o bıçağı alır bileklerimi keser huzura kavuşur, cenazeden birkaç ay sonra da kocam benden daha genç ve sarışın ve süper anne bir Helga bulur, herkes mutlu olur rahatlardı. Bilemiyorum..
Ama doğru davranış şu; dövmeden, sövmeden, ona ya da kendinize fiziksel, psikolojik zarar vermeden sakin kalabilmek. Bunu da şu şekilde başarırsınız:
1. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi; bu size karşı planlı bir öfke değil, bir nöropsikolojik gelişim dönemi ve her dönem gibi bu da yaşanacak ve geçecek. O nedenle, çocuğunuzu değiştiremiyorsanız, çocuğunuza bakışınızı değiştirin. Bu sayede en azından kendi öfkenizi ve olumsuz duygularınızı kontrol altına alabilirsiniz. Unutmayın, öfke öfkeyi doğurur, sakin kalabilmekse çocuğunuza nasıl doğru davranacağını öğretir.
2. Günlük stresinizi azaltın, kendinize ve tek başınıza yapmaktan hoşlandığınız şeylere zaman ayırın. Bu sayede olaylara daha sakin bakabilir, kontrolü daha kolay sağlayabilirsiniz.
3. Sınırları ve kuralları kriz anında değil önceden koyun ve tutarlı olun. Çocukla anlayabileceği, kısa ve net kelimelerle konuşun, konuyu uzatmayın. Sakin bir ses tonu, suçlayıcı (işte hep böyle ağlarsın zaten!) ya da işi şakaya vuran (evet onları yere at, çünkü ben senin totonu toplamayı çok seviyorum) ya da tehdit içeren (işte böyle ağla da ben de seni bırakıp gezmeye tek başıma gideyim) cümlelerden kaçının. Bunlar ve "ceza olasılığı" sadece olayı daha da alevlendirmeye yarar.
Tüm bunlara rağmen öfkenizin arttığını ve önüne geçemediğinizi, çocuğa bir fıske vurmaya ya da küfretmeye doğru yaklaştığınızı hissederseniz:
1. Öfkelenmek normal bir duygudur. Fakat siz öfkenizi kontrol edemez, çocuğa bağırır, vurur ya da küfrederseniz; bunun tek getirisi, öfkeniz geçtiğinde sizin kendinizi "kötü anne" hissetmeniz, suçlamanız ve çocuğun da kendini umutsuz, kafası karışmış ve daha da öfkeli hissetmesi olur. Bu bir kısırdöngüdür ve kırılması gerekir.
2. Öfke kontrolünün ilk basamağı öfkelendiğinizi anlamaktır. Bunun için vücudunuzun verdiği sinyalleri dinleyin. Terleme, artan nabız, ellerinizin titremesi bunlardan birkaçıdır. Öfke geliyorsa, hemen durun, ne yapıyorsanız bırakın ve derin nefes alıp vermeye, içinizden sayı saymaya, şarkı söylemeye, sevdiğiniz bir şiiri okumaya ya da sevdiğiniz bir tatilin detaylarını hatırlamaya yani kendi dikkatinizi başka yöne çevirmeye çalışın ya da başarabiliyorsanız "öfkelendiğinizi" dile getirin (şu an oldukça sinirliyim, fakat seninle sakin bir şekilde konuşmaya çalışıyorum, eğer sen de bağırmadan, ağlamadan sakin bir şekilde konuşursan, ne istediğini anlayabilirim - gibi).
3. Eğer sakin kalamayacak hatta konuşamayacak kadar öfkeliyseniz, o zaman çocuğun kendine ve çevresine zarar vermeyeceğinden emin olmak kaydıyla lütfen bulunduğu ortamdan kendinizi uzaklaştırın, bu yaştaki çocuğa "time out" (odasına yollamak, yaşı kadar dakika süresince izole etmek) türü bir ceza vermek yerine, kendinizi durumun dışına çıkarmak daha olumlu sonuç verir. Kendinizi uzaklaştırdığınız yerde derin nefes alıp vermek, nefes aldığınızda yumruklarınızı sıkıp verdiğinizde açmak ya da yerinizde hoplamak, bir kaç defa ayaklarınızı karnınıza doğru kaldırıp indirmek gibi fiziksel egzersizler ve teknikler de öfkenizi kontrol altına almanıza yardımcı olur. Eğer kendinizi başka bir ortama atamıyorsanız, çocuktan ayrılmanız söz konusu da değilse (örneğin marketteyseniz), kendinizi zihnen ayrı bir ortama atmaya, örneğin mutlu olduğunuz bir mekanı düşünmeye ve içinizden "ben elimden gelenin en iyisini yapıyorum", "ben iyi bir anneyim", "şu anda çok öfkeli olsak da birazdan bu kriz anı geçecek" diyerek rahatlatmaya çalışın.
4. Bir günlük tutun; bu günlüğe günü, saati ve çocuğunuzun ve kendinizin hangi ortam ve davranışlar karşısında öfkelendiğini, durumu nasıl kontrol altına alabildiğinizi ya da alamadıysanız nasıl bir davranışa başvurduğunuzu ve bunun size kendinizi nasıl hissettirdiğini ve çocuğun öfke kontrolüne nasıl bir getirisi olduğunu yazın. 1 hafta sonra, sakin bir zamanınızda bu günlüğü okumak ve anlamaya çalışmak çok yararlı olacaktır.
5. Öfke nöbetleri sık tekrarlanıyorsa, kendinizi çaresiz ve çözümsüz hissediyorsanız, lütfen bir uzmana başvurarak yardım alın.
Annenin kendisindeki öfke yönetimi ve bunun çocuklara yansıması hakkında, duruma farklı yönden bakan bir yazıyı buradan okuyabilirsiniz.