Yarım günde tuvalet eğitimi (valla da billa da)

Yarım günde tuvalet eğitimi (valla da billa da)

Bugün 1 Eylül, resmi olarak yaz mevsimi sona erdi, sonbahara girdik. Bloglardan okuduğum kadarıyla Türkiye'de park ve bahçelerde çocuk yetiştirme konusundaki engin bilgileriyle başımıza musallat olan Türk teyzelerini 3 aydır bir "totolara özgürlük" hırsı sarmış vaziyette. Maya'nın sadece yarım gün süren tuvalet eğitimi sonrasında, ununu elemiş, eleğini asmış bahtiyaaaar bir anne olarak; açıyorum bloglarınızı önüme, çekirdeğimi çitleyerek, kıs kıs gülerek okuyorum maceralarınızı, hiç alınmaca gücenmece yok!

Vallahi bizim eğitim sadece yarım gün sürdü ve gerisinde bir ömürlük izler bırakarak (umuyorum sadece koltukların ve benim psikolojimin üzerinde) sona erdi. Nasıl mı becerdim.. Buyrun şöyle:

Hiç unutmam, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, sıcacık bir Temmuz günüydü. Bana soldan soldan bir aydınlanma geldi (sonradan anlayacaktım ki, bu sadece yorgunluktan şekerimin düşmüş olmasıyla ilişkili bir baş dönmesi, göz çınlamasıymış). O an fark ettiğimi düşündüğüm şey şuydu: 2 yaşından önce ASLA tuvalet eğitimi vermeyi düşünmediğim (nedenlerini burada yazmıştım) bizim cimcime Maya, 1,5 yaşından beri yani son birkaç aydır BANA tuvalet eğitimi veriyordu. Nasıl yani?!

Şöyle ki, el kadar bebe hepimizi malum parmağında oynatıyor, en büyük zevki: "sen şimdi şunu yap, sen şimdi bunu yap, baba gitsin o koltuğa otursun, hayır o kalksın git sen otur, hayır hepiniz kalkın teddy oturacak ve teddy acilen ama çok acilen olmayan saçına şu benim kafamdaki tokayı takacak, nasıl olacak demiyorum, takacaaaak, taktıracaksıııın". Bildiğiniz 2 yaş ev halleri, uzatmayayım. Bu ev halinde konular son aylarda haftadır toto - kaka - çiş - tuvalet - bez - el yıkama - krem - sifon çerçevesinde dönüyor, sabah kalkıyoruz teddy bezleniyor, akşam yatıyoruz teddy'nin poposuna krem sürülüyor. Daha beteri kim tuvalete gitse Maya peşinde, olayı naklen izlemek istiyor, hayır dendiğinde 2 yaş krizlerine giriyor, tüm prosedürü öğrenmiş: "şimdi sifonu çek, şimdi git elini yıka, hayır o havluya değil bu havluya sileceksin" diye direktif veriyor. Baktım bu iş fena halde gündemimizde, yer gök kaka muhabbeti, duymamazlığa gelerek yırtamıyorum. O noktayı geçmişiz, işte yandaki fotoda görüyorsunuz; çıkmış kurulmuş tahtına, geri dönüş yok...

Ananem bana tuvalet eğitimini 1 yaşımda vermiş, ben her gün aynı saatte yapar, 1 yaşımda bıcır bıcır konuşur derdimi ihtiyacımı anlatırmışım (süper olan ben değil tabii ki benden önce 4 totoyu nizama sokmuş bulunan ananem). Lakin Maya saatle işleyen bir çocuk değil, kafasına ne zaman eserse hatta bazen gece uyurken bile.. Ve fakat, son zamanlarda bezine doldurduktan sonra "değiştiiiiiiiiiiiir" komutuyla "lolalet"e koşturuyor. Bir de dikkatimi çeken, bez değişirken mütiş iğreniyor, bacaklarını resmen kafasının üstüne kadar kaldırıyor ki aman bulaşmasın. Hiç öyle beh, ıyy demedik, nerden çıktı şimdi bu iğrenmeler?! Psikoloğuz ya, kakayla dostane ilişkiler kuruyoruz (o dostane ilişkilerin de fazlası zarar, dengeyi tutturmaya çalışırken tırlatıyoruz, ne ince işler bunlar). O nedenle baktım iş ciddiye biniyor, çocuk bi iğrenme ve korku geliştirmeden, şu hassas zamanı geçirmeden bu elzem işe bir el atayım dedim.


Çok cahilim ama. Dedim ya ben kendi çocuğumdan önce çocuk kakası hiç görmedim dostlar, kıvamı rengi kokusu nasıldır bilmem, bilmek de istemem ne yalan söyleyeyim (çocuğunun kakasından sağlık durumunu, günlük falını, geleceğini gören analar alınmasın ama işiniz mi yok bacım?!). Lakin bir de kabızlık sorunuyla mücadele halimiz var 5 aydır süregelen ve son 3 aydır ve en az gelecek 2 ay boyunca ilaç kullanarak durumu bir nebze sabitlediğimiz.. Bir de Maya'nın yaşı gereği pek "hayırlı" bir evlada dönüşmüş olması nedeniyle, ona birşeyler yaptırma konusunda ciddi sıkıntı çektiğim bir dönemdeyim. Bunu falan da düşünerek bu tuvalet eğitimi işine yanaşmıyordum (korkuyorum uleyn, başka açıklaması yok işte, resmen korkuyorum bu işi becerememekten, (kakayı) elime yüzüme bulaştırmaktan, çocuğu ya da büyük ihtimal kendimi travma etmekten).

Korkunun ecele faydası yok düsturuyla atıldım bu işe sevgili dostlar. Kitaplar "sakın haaa" dese de, bu işe Temmuz başındaki Türkiye seyahatimizde start vermeyi uygun gördüm, çünkü tek başıma değil 6 başımıza bir bebeyle ve onun totosuyla heralde mücadele edebiliriz diye düşündüm. Türkiye'de zaten devamlı benden bir "alışveriş komutu" almak üzere hazırolda bekleyen bir anane var sağolsun. Kendisi heyecana kapılıp tek totoya 3 farklı lazımlık ve tuvalet adaptörü almış. Bu sektör çok gelişmiş, müziklisi var, kapaklısı var, içinden canavar çıkanı var (yok o yok, dinliyo musunuz diye merak ettim, fazla uzadı konu malum). Ben de çeşit çeşit donlar aldım, işte bir örneği yanda (sağdaki 2 yaş bebesine uygun 92 beden don, soldaki benim victoria's secret donum, şaşı bak şaşır, nasıl iştir bu?!), ayrıca tanesi 49 euroya su içip çiş eden bebekler var kız ve de erkek (pipili ayol resmen) onlara da gözüm kaydı ama 35 boy küçüğünü 6 euroya bulunca gönlüm (daha ziyade mantığım) bu ufak bebekten yana oy kullandı. Bir kaç tane de kitap aldım ki bunlardan biri eşimin adaşı bir çocuğun tuvalet maceraları olunca, ben de onu babanın küçüklüğü diye anlatınca, ev bir şenlikli bir şenlikli oldu ki sormayın gitsin.


Velhasıl bu kadar hazırlığa Türkiye'de tık olmadı - hatta donu bile indirme fırsatı olmadı - çünkü seyahatte bu iş hakikaten olmuyormuş, çocuğun gündeminde lazımlığa oturmaktan öte, bahçede kedi kovalamak, çiçek sulamak, deniz keyfi falan gibi dikkat dağıtıcı işler oluyormuş. Tatil onun da hakkı yahu, kıyamadım..

Olsun. Dönünce baktım hava sıcak gidiyor, hem de okumuşum hatta hatim etmişim "3 günde tuvalet eğitimi" kitabını, iyice gaza gelmişim. Bir de Fisher Price marka şu yandaki havalı tuvaleti almış salonun ortasına (yeri ora mı olmalıydı tam da emin olamadan) germişim. Üstüne gitmiş 15 sayfalık rengarenk çıkartmalar, yıldızlar, yapıştırmalar almışım. Bitmemiş, bir de kendim bilgileneyim diye masaüstüme bir video kaydederken, Maya'nın ilgisini çekmiş, 5-6 posta "bidaha bidaha" diye diye üstüste nefes dahi almadan izlemiş. Haydi dedim galiba başlıyoruz!

Eğitimimiz tam 1 gün bile değil, yarım gün sürdü ve ikimiz de tarumar olduğumuz için - büyük ihtimalle sonsuza dek - rafa kaldırıldı.. Şöyle ki; hayatımın hatasını yaparak, ben işteyken Maya'ya bakan babanneye "tuvaleti hediye getirmiş" gibi yaptırıp, heyecanla Maya'ya kendim önceden gizlice bağladığım paketleri açtırıp, "hadi siz oynayın ben gelince de Rebecca'nın önerdiği gibi totoyu açar, denemeye başlarız" demiş bulundum. Tuvalet Maya'nın ilgisini baya bir çekince, babannesi totosunu açıp oturtayım demiş ve o noktada iş kopmuş. Maya nedense 1 yaşından beri babanne ve dedesine bezini değiştirtmiyor; bazen işten geldiğimde çocuğu beline kadar kaka, paçasına kadar çiş içinde buluyorum (o istemeyince zorla hiç bir şey yapmama taraftarı bizim babanne). E böyle "özelimi bi anam görsün"cü çocuk uluorta donunu çıkarttırır mı, tabii ki babanne dona asılmış bizimki asılmış derken, bizimki bu durumu direkt eve gelen tuvaletin yarattığı bir hoşnutsuzluk olarak algılayııııııp.. Üf evet. Başlamadan patladı yani benim plan.

Normalde çıplakken çok mutlu olan çocuk, kesinlikle bezi çıkarttırmadı, tuvalete oturmayı reddetti. Eskeza bez değiştirirken çıplak saldığımda "bezi taaaaak bezi taaaaaak" diye diye sinir krizleri geçirdi hatta sonra bildiğiniz gibi bir de hasta olup, çiş örneği için yapışkanlı sonda takan doktordan da öyle bir korktu ki, sırf çiş örneği vermemek için gece boyunca ve sabah uyandıktan sonra da 4 saat inat edip toplamda tam 14 saat çişini tutmaya başladı (bir önceki postta yazmıştım, baya dertliyim bu konuda hala). Kaka işine hiç girmiyorum o zaten 5 aydır inatla tutulmaktan kronik kabızlık derdi çekiyoruz, her sabah itinayla ilaçlıyoruz evladımızı, biliyorsunuz..

Kısacası "tuvalet eğitimi deneme 1" tam anlamıyla patladı. İşin tuhafı bezi olduğunda ve komşunun oğlu bize geldiğinde sırf hava basma fırsatı çıktığı için koştur koştur gidip, lazımlığına oturup, bezine şarıl şarıl işedi yani zilli aslında herşeyi biliyor ve fiziksel anlamda hazır. Ama psikolojik anlamda anladığım kadarıyla henüz o noktaya gelememişiz (o da, ben de). Bu nedenle ilk denemedeki sonuç: "tuvalet eğitimi canavarı: 1, maya: 0"

Tam bu noktada hem o hasta da olduğu için, hem de ben düşük yaptığım için (vallahi ne haftaydı, şimdi size yazarken fark ediyorum herşey hakikaten üstüme üstüme gelmiş, ben de altında kalmışım resmen) eğitimi kestim ve tuvaleti de sinirle bodruma attım. Bir süre gözgöze gelmek istemiyorum bu konuyla.. Üstelik durumumu paylaştığım tüm arkadaşlarım beni kınadılar yahu!! Meğerse Almanlar 3 yaşından önce bezi çıkarmaya çalışan anneye PSİKOPAT gözüyle bakıyorlarmış!! Hakikaten, şimdi tanıdık tanımadık tüm bebelere alıcı gözle bakıyorum da, totolar çok özgür burada. Bir de üzerine 3 yaştan önce tuvalet eğitimine kesinlikle HAYIR! diyen bir doktor amcanın yazısını okudum ve dehşete kapıldım (buraya tıklayınız). Özetle diyor ki bu uzman, "nice nice çocuklar geldi geçti elimden. 3 yaş altında tuvalet eğitimi verilmeyen çocuklarda kronik kabızlık, çiş tutma, buna bağlı idrar yolları enfeksiyonları ve psikolojik sorunlar, eğitim verilen ya da verilmeye çalışılan çocuklardakine oranla çok ciddi derecede az görülür (bu sorunlarla başvuran hastalarının TAMAMI 3 yaş altı tuvalet eğitimi verilen çocuklarmış!!!). Çocukların biyolojik yapıları da, bilişsel yapıları da 3 yaş altında tuvalet eğitimine hazır değildir, tüm yaşamları boyunca yaşayacakları idrar yolu sistemi odaklı bir çok sorunun nedeni bu eğitimdir" diyor ve daha da bir sürü korkutucu şey söylüyor (daha da korkmak için lütfen okuyun linkteki yazıyı). Bak şimdi Maya'nın çiş ve kaka tutması da bu tuvalet denemesinden sonra, üstüne hastalık sonda vs binince celallendi, haklı galiba adam yahu.. Bez sektörünün adamı da değil, normal bağımsız kendi halinde bir çocuk üroloğu bu. Yahu Almanlar da bu derece karşıyken, tüm bu insanların bi bildikleri var galiba.. (Hahayt, bu sene bu işten yırttık sanırım ;) çaldığım minareye kılıf da bulmuş gibiyim şu an).

Şu resimdeki garibana baktıkça vallahi içimden gelmiyor 3 yaştan önce tuvalet eğitimi vermek. Hem çevremde bezsiz çocuk hiç yok, hem bu doktorun yazısı, hem de Maya'nın zaten şu an hassas olan durumu nedeniyle; teyzem "Eylül sonu Türkiye'ye geldiğinizde biz ailecek bu konuyu çözeriz" diye bana umut verse de, sanırım ben bu işi ebediyete dek (ya da en azından 3 yaşına dek; ki o da ebediyet gibi gözüküyor bu noktadan) çözemeyeceğim be dostlar.. Vallahi bu bezi bu totodan çıkartmak, bir uzay mekiğini yörüngeden çıkartmak kadar ince iş gibi gözüküyor buradan, yani yazdıklarınızdan, yani yaşadıklarınızdan.. Korkuyorum yahu! Gözümün önünde ilkokula giderken bezlenen ve arkadaşları tarafından dalga geçildiği için sosyopat bir seri katile dönen bir yetişkin (ve altında yetişkin bezi) geliyor şu satırları yazarken. (Hemen de vazgeçtim bir balık burcu annesi olarak, fark ettiniz di mi?!) Kendime ve bu yaz bu işi çözememiş bulunan, toplum içine nasıl çıkacağını, park ve bahçelerde bekleyen uzman görüşlü teyzelere ne cevap vereceğini bilemeyen "yüzkarası" tüm annelere; benim moralimi her yerde ve her koşulda yükselten bir Pink Martini şarkısı olan "hang on little tomatoe" şarkısını armağan ediyor ve "Allahıma şükür park ve bahçelerdeki teyzelerin sosyal baskısına maruz kalmaktansa, 3 yaşından önce bezi çıkarana psikopat gözüyle bakılan bir toplumda yaşıyorum" diye diye halime şükrediyorum.

Not. Sakın ha 3 yaştan önce tuvalet eğitimi verene bıdı bıdı ettiğimi çıkarmayın bu yazıdan. Herkesin doğrusu da anneliği de farklıdır, tek doğru yoktur. Bir gün bu doktor çıkar sakın ha der, yarın başka doktor çıkar mutlaka yapın der. O nedenle, bezli bezsiz tüm totolara mutlu günler diliyor, sevgiyle kucaklıyorum.