Rahatlamak için neler yapmalı?

Rahatlamak için neler yapmalı?

Bizim deliler evinin hallerini haklı olarak merak ediyorsunuz, son 1 aydır keçiler dağlık arazide kayıp haldeler çünkü. "Mizah"ı kaybettiğim zaman, kendimi de kaybettim demektir, hakikaten zor günler geçirdim ve kolayca gülümseyebilen biri olduğum halde, bu son sınavda tepetaklak çakıldım.

Maya hala aynı, değişen hiç bir şey yok. Bazı günler 20 saate kadar çiş tutuyor, iyi günündeyse 14 saatte bir falan yapıyor. Yaparken ağlıyor. Gün içinde de olur olmaz nedenlerden ara sıra delirip kendini yerden yere vurarak falan ağlıyor. Genel anlamda huzursuz ve tepkisel. Yani değişen bir şey yok. Onun için yapabileceğim her şeyi yapıyorum; bulunduğumuz kentin en iyi hastanesinin Çocuk Ürolojisi bölümünden randevu aldım ve bölüm başkanı "bu vakayı" bizzat görmek istediği için anca haftaya genel kontrolden geçebilecek. Ultrason ve gerekli görülürse daha ileri ve ne yazık ki biraz kan ter gözyaşı içeren (kolonoskopi vs gibi) tetkikler yapılacak ama moralimizi yüksek tutuyor, inşallah gerek kalmaz onlara diyoruz. Onun dışında Ağlayan Çocuk Merkezi de tıbbi ve psikolojik açıdan takipte. Daha da başka bir şey kalmadı zaten yapılacak. Sizi bilgilendireceğim.

Fakat asıl değişiklik bende. En dibe batmadan çıkış yolunu göremiyor bazen insan ve hepinize tekrar teşekkür ederim, şu postuma bıraktığınız yorumlar hakikaten bana can simidi gibi oldu. Hani demiştim ya, o tekneye binmek için çırpınıyorum ve teknedeki o çocuk beni devamlı dibe itiyor diye.. Bu metafor üzerinde gitmeye başladığım terapistle konuşurken şunu fark ettim; bu tablodaki sorun sadece benim takıntılı şekilde tekneye çıkmaya çalışmam değil, aynı zamanda kendimi koca denizin ortasında tek başıma görmem.. Bu çok önemli. Mesela eşim nerede, can kurtaranlar nerede, tutunabileceğim simitler nerede ve en önemlisi kıyı nerede? Çünkü bunları manzaraya kattığım zaman aslında içinde bulunduğum umutsuzluk tablosu birden daha ferah bir hal alıyor..

Sizden gelen can simitleri farklı farklı renklerde olsa da, ortak noktada şu oldu: Önce kendini güvene al (boğulma), konuya dışarıdan (başka bir açıdan) bak ve (haline yakınıp duracağına) eyleme geç.

Kendimi güvene almak için, önce derin bir nefes almam gerekiyordu. Hemen kendim için ve bulunduğumuz noktada bana ve kızıma nasıl destek olacağını bilemeyen eşimle beraber gitmek için biri kişisel diğeri aile terapisti olan iki farklı terapistten yardım aldım. Eşim aynı metaforda kendini ne teknede ne de denizde göremediğini söylüyordu, önce onu hallettik. Sonra benim kendi kendimi rahatlatmak ve pasif endişeleri aktif adımlara dönüştürmek için neler yapabileceğimi saptadım. Bunları excel dosyasına kaydettim ve tek tek uygulamaya başladım; daha sadece 1 hafta olmasına rağmen hem kendim hemde çevrem üzerinde köklü değişimler yaratarak inanılmaz işime yaradığı için bir sonraki postta bunları sizinle de paylaşacağım.

Ve bazılarına göre tüm derdim fazla okumaktan gelse de, yine de dayanamadım, okumayı ve öğrenmeyi seven bir insan olduğum için okudum okudum okudum.. İnanılmaz faydasını gördüğüm siteleri tek tek buraya ekliyorum ki, yine aynı duruma düşersem ya da siz de benim gibi tükenmişlik sendromundan muzdarip olup, kendinizi nasıl bu kısırdöngüden çıkaracağınızı, hatta daha spesifik olalım, kendinize nasıl odaklanıp nasıl kendinizi rahatlatacağınızı bilemiyorsanız şu alttaki linkleri tıklayın derim. İlerleyen yazılarımda tüm bu konuları tek tek ele alıp; şöyle bir süre hep birlikte biraz kişisel gelişim, biraz rahatlama yöntemleri, biraz mükemmelliyetçilikten kurtulma konularına kafa patlatalım derim ben.. Dozu da kaçırmadan tabii, hayatın esprisini, mizahını kaçırmadan..

Daha az tükenmiş, daha fazla "ben" dolu günler dileğiyle..

Kaynaklar (kusura bakmayın hepsi İngilizce ama www.translate.google.com'a girip ilk kutucuğa sayfanın linkini kopyala yapıştır yapıp dilini de ingilizce seçip, ikinci kutucuğun dilini türkçe seçer ve tamam'a basarsanız tüm sayfanın Türkçesi karşınıza çıkıyor, ufak bir de bilgi)

1. Bu site ve video beni kendime getiren ilk çimdik oldu, başlamak için buraya tık tık.  
2. "Annelikten istifa ettiğim gün" başlıklı bu yazı yalnız olmadığımı hatırlattı, buraya tık tık.
3. Aslında tüm bir kuşağın benim gibi hissettiğini buraya tık tık yaparak fark ettim.
4. Nörobilim alanında da çalıştığım için, duygularıma illa fiziksel anlamlar bulabilmek için bu kitabı aldım ve çok faydalandım, azıcık bu alanda bilginiz varsa tavsiye ederim.
5. En çok faydalandığım, adım adım rahatlama ve kabullenme ezgersizleri içeren, inanılmaz tavsiye edecegim bu 40 günde farkındalık odaklı blogu okumak için buraya tık tık.
6. Her günümüz iyi geçmiyor, peki kötü geçen bir günü nasıl kotaracağız buraya tık tık.
7. Azıcık elma toplayalım rahatlarız diyenler buraya tık tık.
8. Anne olmasa da başarılı olan insanların içime işleyen sözleri de bu sitede karşıma çıktı.
9. Her gün biraz daha mutlu hissetmenizi sağlayacak 22 şey için buraya tık tık
10. Sadece benim çocuğum mu manyak ya? dediğiniz an can simidi babında buraya tık tık.
11. En sona bıraktım ama, aslında en güzeli de bu; bir meditasyon deneyimi için buraya tık tık.