15 tatilinden sonra, yuvaya dönüş ;)

15 tatilinden sonra, yuvaya dönüş ;)

Noel tatili, yılbaşı ve Ortodoks Noeli (epiphany) nedeniyle, 23 Aralık ile 7 Ocak arası Avrupa'da hayat durmuş vaziyette. Bu dönemde okullar tatil oluyor ve büyükanne ya da bakıcı gibi nimetlerden faydalanamayan çoğu ebeveyn, noel ile yılbaşı arasındaki 3 gün ile yılbaşı ile 7'si arasında kalan 4 günde işyerinden izin almak zorunda kalıyor. Dolayısıyla, çocuklu aileler kış tatiline genellikle bu dönemde çıkıyor. Bir sonraki tatil Paskalya dönemine yani bahar başına kalıyor.

Biz de Noel'i ve takip eden 3 günü eşimin aileleriyle, yılbaşını ve takip eden 3 günü ise Avusturya Alpleri'nde geçirdik. Geri kalan günlerde ise, eşim çalışırken ben kızımla başbaşaydım. İtiraf edeyim; kreş (yuva) öncesi, delirmeden ve delirtmeden 7/24 nasıl birlikte kalabiliyormuşuz, şaşırdım! Sadece 3 aylık kreş tecrübesinin sonunda kendimi bu kadar "hamlamış" bulunca, tam 2 sene 2 ay boyunca, kreşsiz, ekransız, bakıcısız ve babanneyi de saymıyorum kusura bakmasın hiç desteksiz yardımsız nasıl bir mucize gerçekleştirmiş olduğumu görmemi sağladı! Vay beee, ben neymişim be abi!?!

Şaka bir yana, hakikaten noel arifesinde Maya'yı kreşten alırken dizlerim titriyor ve 15 gün nasıl geçecek diye endişeleniyordum ama korktuğum kadar zorlanmadım. Önce Noel döneminde ailelerle geçen zaman, hediyeleşmek, yemeler içmeler, yeni oyun ve oyuncaklarla baya oyalandık. Sonra yılbaşı öncesi kalan 3 günde eşimi çalıştırıp biz kızımla gezmenin, arkadaşlarla buluşmanın, hayvan evleri ve oyun parklarının dibine vurduk, özellikle Poing'deki şu oyun bahçesi şahaneydi. Hatta korkuyla öyle çok sosyal program yapmışım ki; sonunda itiraf edeyim "biri iptal etse de birazcık evde dinlenebilsek" dediğim bile oldu!

Sonra yılbaşını haftasonuyla birleştirip, yine üçümüz çekirdek aile Avusturya Alpleri'ne kaçmamız da arada çok hoş bir "büyük tatil içinde mini tatil" etkisi yarattı. Küresel ısınma nedeniyle Alpler perişan durumda, doğru dürüst kar yok ama makinelerin püskürttüğü taşıma karla değirmen eh işte dönüyor.. Gittiğimiz kasaba Avrupa'nın yerel dokusunu en güzel koruyan ödüllü kasabalarından biri; Westendorf. Kayak pistleri her düzeye hitap ediyor ve kilometrelerce uzunlukta, bu kasabayı seçmemizin nedeni hem sevimli hem de Münih'e araba ile yakın oluşu. Kaldığımız yer aile yanı, çiftlik evinin bir koca katıydı. Alt katta üç çocuklu bir çiftçi aile, kocaman bir bahçe, bahçede atlar, karşıda dumanlı karlı dağlar; inanılmaz romantik ve sakin, 120metrekare, iki odalı, mutfaklı, jakuzili, şömineli bir kocaman daire. Her tür konforu var. Biz 3 gün kaldık ama sanırım kar olursa daha uzun bir tatil için tekrar geleceğiz (bnz. türkie çok güzel, şiş kebab çok güzel, biz yine gelecek!)


Yılbaşı gecesi çok özel geçti. Küçücük kayak kasabası zaten herkes kayak kıyafetli, omuzlarda kayaklar, ellerde kızaklar, akşam 18.00'de 15dk Maya'nın değimiyle "gökyüzüne çiçek koydular" havai fişek gösterisi oldu, kayak öğretmenleri zirveden ellerinde meşalelerle indiler, pistte dans ettik kucaklaştık ve herkes evlere dağıldı.


Biz de soframızı ufak tefek İspanyolların "tapas" dediği bizde "meze" denen yiyecekler ve fondü için özel kesilmiş dana eti ile donattık, şampanyamızı ve müziğimizi açtık ve şöminemizi yaktık. Sağolsun Maya 21.30'da uyudu, geceyarısı sevgilimle öpüşüp koklaştık, sonra uykusu arasında onu öptük, klasik evli ve çocuklu yılbaşı gecesi oldu. Ama çok güzeldi.. Bu arada ben yılbaşı geceleri hep gelecek yıl için dua ederim, bu sene komik bir şekilde kasabanın kilisesinde ayin vardı ve biz dışarıdan çok şatafatlı duran kiliseyi görelim diye girince, birden ayine katılmış olduk. Eşim katolik olmadığı için rahiple ve cemaatle birlikte haç çıkarmaz, ben müslümanım içimden kendi dinime ait duaları mırıldanıyorum, tam ortada Maya "nedeeeen?" soru krizine tutulmuş vaziyette, tam bir durum komedisi.. Ama cemaat bizi yine de sevgiyle kucakladı, içim huzurla, mutlulukla dolmadı desem yalan olur.. Allahın evi heryerde bir..

Tabii ki Maya kayak öğrenemedi :D Eşim de ben de çok küçüklüğümüzden beri kaydığımız için o da öğrensin istiyoruz. Denedik ama 5dk sonra vazgeçtik, 2,5 yaş gerçekten çok küçük. Baktım en küçükler 3-3,5 gibi, öğretmenler 3-5 kişilik gruplarda oyunlarla öğretiyorlar. Ben Maya'yı önüme alıp azıcık geniş paralel kaydırdım ama kızakla kaymak ve özellikle kartopu oynamak daha çok hoşuna gitti.


Münih'e döndükten sonraki 3 gün yine başbaşa ve arkadaşlarla oyun gruplarında geçirdik ve bu sabah çok şükür "yuvaya dönüş operasyonu" başarıyla sonuçlandı. Maya kreşini özlemişti, bana evde "sen şimdi Bianca ol, babam Silke olsun" türü oyunlar kuruyordu. Bir de saçını yandan iki kuyruk yaptırmak istediğinde "Bianca saçı yap" diyor :) Bianca aşağı Bianca yukarı devam yani.. İlk haftalar genellikle kreşe geri adaptasyon, uyku saatlerinin düzenlenmesi ve tabii ki bol bol yeni hastalıklarla geçiyor yani biraz yoğun geçecek biliyorum ama yine de: "çok şükür, yuvaya döndük" diyorum ve bu vesileyle minnaklarıyla evde başbaşa gözgöze olan tüm dostlara sıkıca sarılıyor, sabır ve güç diliyorum ;) Siz neymişsiniz be abiiii!?!