Yine gecenin 2'sinde uykularım kaçtı ve kendimi blogda buldum. Bu seferki konumuz anaokulu seçimi sevgili dostlar. Almanya'da ççocuklar 3 yaşından itibaren anaokuluna başlıyorlar, kreş zorunlu değil ama anaokulu zorunlu ve ücretli. İlkokuldan itibaren doktora da dahil devletin verdiği eğitim ücretsiz ya da çok cüzi bir vergisi var. Tabii ki çiftdille eğitim veren ya da özel statüdeki okullar ücretli. Bizim şansımıza Bavyera eyaleti'nin eğitim sistemi Almanya'nın geri kalanıyla karşılaştırıldığında oldukça kaliteli ve iyi yapılandırılmış bir sistem.
Bugünlerde Maya'nın eylül ayında başlayacağı anaokulunu seçme döneminden geçiyoruz. Daha doğrusu onlar bizi seçiyorlar çünkü sistem tamamen online ve siz evinize yakın anaokulları arasından hoşunuza giden 7 farklı seçim yapıyor ve cevapları bekliyorsunuz. Bazen 7 farklı "hayır" cevabı geliyor, fakat Bavyera'da kanunlar gereği her çocuğun anaokuluna gitme hakkı olduğu için, o zaman sizin evinize oldukça uzakta bir anaokuluna kayıt edilebiliyorsunuz. İlkokula da aynı mantıkla seçiliyorsunuz, evinize en yakın ilkokuluna kayıt oluyor, 6 yaşındaki çocuğunuz tek başına yürüyerek ya da bisikletle okuluna gdip geliyor. İlkokul sonrası seviye belirleme testleri oluyor, aldığı puana göre liseye ve üniversiteye devam hakkı oluyor ya da bu hakkı lise başında kaybedip meslek eğitimine yönlendiriliyor. Sistem bu şekilde. Bu sistemin ilk ayağına başlamamıza ramak kaldı.
Şansımıza; eşimin 3-6 yaş arasında gittiği anaokulu, bu şekilde "gönül bağı" olan velilere sistem dışı kontenjandan yer ayırıyor ve bizi görüşmeye çağırdılar. Süslenip püslenip gittik, düzgün bir konuşma ve sıcak bir izlenim bırakmış olacağız ki, seçildik. Tabii ki eşim kızı onun adımlarını izleyecek diye mutluluktan havalara uçtu, kendisi bu anaokulunda çok mutlu zamanlar geçirdiğini söylüyor. Gel gör ki; ben hala %100 mutlu ve emin değilim.
Maya'nın şu an gittiği kreş, şu son 1 haftada gezdiklerimle karşılaştırıldığında 5 yıldızlı otel gibi bir yer daha önce anlatmıştım. Tabii ki bu kreşte yer yoktu yoksa ne yapar eder anaokulu kısmına devam ettirirdim. Özellikle çiftdil eğitim veren uluslararası okulları seçmediğimiz taktirde bu eylülde Maya'ya resmen attan inip eşeğe binme deneyimi yaşatacağız. O okullar da dudak uçuklatan ücretleriyle şimdiden dolmuş zaten! Tipik Alman insanı daha çocuk doğar doğmaz kreşini anaokulunu garantiye almış, kaydını olmuş. Aynen tatilköylerinde sabahın köründe havlusunu havuzun en nezih noktasına koydukları gibi, adamlar bu işi, sistematik yaşamı biliyor valla. Neyse zaten bizde o kadar para da yok, elalem çocuğunu Porsche Cayenne'iyle bırakıyor o tip kreşlere, bizimki "anne neden senin bir carrera'n bile yok?" der, demez mi :P Neyse cıvımayalım. Özetle devlet kreşi gerçeğiyle yüzleştim, eylülde de Maya'yı yüzleştireceğim. Benim kadar hayal kırıklığı yaşamamasını umuyorum..
Almanya'da devlet anaokulu hiç de tahmin ettiğiniz gibi bir yer değil sevgili bloggercıklarım. Eşimin çocukluğunda oynadığını hatırladığı "tef" mesela hala o rafta duruyor, eşyalar "yaşanmışlık" (eskipüskü demenin sanatsal yolu) kokuyor. Toz falan yok ama herşey biraz "fazla oynanmış" hatta yaş haddinden emekliye ayrılması gereken oyuncaklar. Evet tabiiki montessori sistemi tahta herşey asla plastik yok ama zaten o dönemde plastik de icad edilmemişti. Garip bir şekilde havuzu ve saunası var yalnız, tipik Münihli zengin mahalle gösterişi, çocuk saunası pek moda burda, tam 3 yaşın yıprattığı cildimizden toksinleri atıyoruz.. Hey yavrum hey.. Ha evet tabii ki yüzmeyi ve kayağı kreşin hizmetleri dahilinde öğrenecekmiş.. Burda 3-4 yaşında yüzemeyeni ve kayak yapamayanı dövüyorlar da..
Bahçesine de hiç lafım yok, şahane.. Ama benim evin salonu kadar alanda 20 çocuk zaptetmek zor olduğu için midir bilmem "sağlıklı yaşam" adı altında çocukları her sabah, aşırı yağmur ya da kar ya da cehennem sıcağı olmadığı sürece tam 1,5 saat dışarda tutuyorlar. Evet, benim çürük yumurta, nanemolla kızım için şahane! Ya tamam ben de isterim çocuğum açıkhavada oynasın, ben de çıkarıyorum günde en az 1 saat ama ne bileyim, okul sonrası ben yine çıkarırdım onu.. Bana sanki biraz "alan sorunu nedeniyle salalım bahçeye rahat edelim" gibi geldi. Neyse; bunu bir şekilde şu yandaki gibi "çare yün içlik" ile aşabilirim. Fakat o kadar açık havada oynamanın üstüne bir de uyku yok! Vallahi yok. 3 yaşında bir çocuk uyku uyumasa da oluyormuş, akşam erken uyurmuş. Evet çocuk yarı Alman ama yaşam tarzı Türk modeli gece 9'dan önce hacıyatmaz kesiliyor.. Neyse alışır dediler, alışmazsa da zaten 3'te eve gelecek, asıl yorgun olduğu saatler anası baksın.. Üstelik 1,5 saat dışarda kalmış, yeter, evde baksın.. Anasının işi ne..
Hadi onu da geçtim; bir de yemek yok! Vallahi yok! Sefertası vardır bildiniz mi? Vallahi sefertasıyla çocuğun yanına bir kahvaltılık bir öğle yemeklik verecekmişim. Her sabah gün ağarmadan kalkar hazırlarım taze taze eyvallah, bir öğünde yediğini akşam yemez akşama ayrı hazırlarım eyvallah da.. Hani benim iştahsız, neredeyse nette ve brütte 2 şey yiyen onu da yarım yiyen kızım anaokuluna gidince "diğer çocukları görüp" ne var ne yok yemeye başlayacaktı?! Hayaller hayaller.. Hayır yemek alışkanlığı ciddi iş, bu yaşlarda kazanılıyor, e bu çocuk nasıl bir alışkanlık kazanacak?! İlkokulda burda zaten yemek yok, öğlen 1-2 gibi dönüyorlar eve (anneler nasıl çalışıyor bu sistemde derseniz, hiç sormayın onu zaten). Almanların yemek anlayışı çok berbat zaten, sıcak yemek pek yemezler, evde pişiren pek yoktur ama bu da daha küçücük yaşta dikte ediliyor işte.. Hoş hepsi bizim Türk tipiyle kıyaslayınca daha dinç ve sağlıklı duruyor ama yine de sıcak yemek bir başka be canlar.. Yazık be bebelere..
Onu da geçersek, az çok bir tuvalet eğitimi almış olması gerekiyor Eylül'e dek, ki bizim kızın bu konuda ciddi sorunları var biliyorsunuz. 20 çocuğa 1 adet tuvalet var, gelsin bulaşıcı hastalıklar gitsin çiş tutmalar.. Problem olmuyor dediler ama ben Maya'yı o daracık odada çiş yaparken göremedim.. Bilmiyorum çok mu karamsarım..
Of yani. Buna rağmen kayıt olduk! Vallahi olduk. Neden olduk, çünlü eve kısmen yakın (arabayla 5dk) ve yerimiz garanti. Kayıt olduk kaporayı verdik, en kötü 1-2 aylık ücreti yakarız dedik. Şimdi ben özellerde yer kalmış mı ya da bize yakın diğer devlet kreşleri ne alemde onu anlamaya çalışacağım. İçim hiç rahat değil ama hiç yoktan bir anaokulu elde olsun.. Eylül ayında ben çok yoğun olacağım için, açıkta kalması ya da uzak bir anaokuluna verilmesi benim için korkunç olur, iki korkunçluk arasında seçim yapınca bu şartlardaki anaokuluna "he!" dedik.. Kusura bakma kızım.. Aslında benim hayallerimdeki anaokulu şu yandaki gibi geniş geniş ferah alanlarda, tertemiz, aydınlık, rengarenk, organik yemekli, yumoş yataklı, her çocuğun özel olduğu bir okuldu; bu üstteki fotoğraflar gibi karman çormanlık değil.. (Hoş şimdi baktım da; züürt tesellisi mi yapıyorum bilmem ama sanki çocuklar için üstteki karman çormanlık bizim bu yandaki sade ve temizlikten daha çekici gibi de duruyor! Hani biz büyük olduğumuz için ferah olsun istiyoruz ama onların dünyaları da boyları gibi küçük aslında ve ihtiyaçları geniş alanlar, temizlik, pırılpırıllık değil de sanki "yaşanmışlık").
Bir de aslında ne yalan söyleyeyim, tek tesellim şu; ziyaretim sırasında dikkat ettim, çocuklar mutlu gözüküyor ve öğretmenler çok deneyimli ve yumuşak insanlar - ki bana herkes en önemlisi bu, diğer şartlara fazla takılma diyor.. Hem ilkokulda devlet okuluna gidecek, bu kadar özel ve steril büyürse bu sefer ilkokulda sorun olacak, değil mi..?
Fakat geçiş süreçlerinde çok sorun yaşadığımız için ve Eylül ayı Maya için gerçekten birkaç alanda birden çok zor geçişlere sahne olacağı için endişeliyim, saati de 4 ettim uyku muyku yok yine bana..