
Üyesi olduğum bir grupta klasik anne dertleri dönüp dolaşıp aynı konularda sorular falan oluyor, bugün biri yazmış "yevrucanım yemiyor minnacık kaldı, imdat" diye. Aslında geçenlerde gördüğüm bir arkadaşım ve sumo güreşçisi gibi bebeğini burnuma burnuma sokup "ay çok zayııııf" diyişi kulaklarımda çınladı (çocuğu gözüne zayıf gözükmeyen Türk anası var mı ki?) muzip de bir anıma denk geldi "bırak aman, kafaya taksan da yemiyor takmasan da yemiyor nasılsa, ben hiç oralı olmuyorum bazı gün ekmek peynir yiyor, bazı gün çikolata ve hazır pizzayla ömür tüketiyor, boşver aman hepsi böyle, ne halleri varsa görsünler" yazıverdim..
Vallahi tanımadığım kadıncağızlar benden çok endişelenmiş, yeme terapisti öneren mi ararsın (vallahi varmış böyle bişey, minnak minnak kızlara oğlanlara yemek yemeyi öğretiyormuş bu terapist, vallahi işe yarıyormuş hem de!), benim durumuma dönmekten korktuğunu ifade eden mi ararsın.. Ayol bebek değil çocuk artık, çikolata yok pizza yok tuz yok şeker yok, "hayat mı bu be!?" demez mi çocuk!? Biz eşimle dengeli ve sağlıklı besleniyoruz ama Maya çok seçici ve çok az yiyor. Ben hamileliğimde bile sadece 5kg aldım ve Maya 2,5kg doğdu yani yapı da olabilir. Ya da her 2 yaş çocuğu gibi hayır döneminin ve bağımsızlık kazanma çabasının bir uzantısı olarak yemek seçiyor da olabilir. Ben de isterdim çocuğum önüne koyduğumu iştahla yesin ama olmadı işte, napayım, oturup ağlayayım, takıntı haline getireyim, sağlıklı yesin diye günlerce aç bırakayım (ki sonunda yer de eminim) ya da yemek zamanını savaş zamanına döndürüp nazi subayları gibi kendimi de çocuğu da eşimi de mutsuz mu edeyim? Bu ortamda her gün pırasa yese ne yazar, mutlu yemedikten sonra..? Valla ben iç sesimi dinledim, çocuğum 3 şey seviyorsa ve hepsi de sağlıksızsa bıraktım yesin yeter ki mutlu yesin, ailecek masaya oturalım gülelim eğlenelim, yemezsek de yemeyelim yahu.. Bir tek çok üzüldüğüm kabızlık sorunu var tabii, onu da neredeyse 1 senedir doğal bir ilaç yardımıyla kontrol altında tutmaya çalışıyoruz, başka da ne yapabilirim bilmiyorum.. Hiç de terapistlere gitmeye niyetim yok, biliyorum bu da bir dönem, bu da geçecek.. Biz sağlıklı ve mutlu yedikçe belki bir gün o da bize özenecek, sadece umuyorum..

Anneliğim çok yumuşak biliyorum. Kendine ve çevresine bir zarar gelmedikçe herşeye izin var bizim evde. Ama bunun hiç zararını görmedim desem?! Bence bu konuda yıldızlı pekiyi aldım ben. Çocuğuma bakıyorum, bir iki derdi var ama genelde mutlu, kendine güvenli, meraklı, sosyal bir çocuk. Kendime bakıyorum, mutluyum, çocuk dışında kendime ve çevreme, hobilerime, kariyerime, sporuma dengeli zaman ayırabiliyorum. Eşime bakıyorum, adam bana aşık.. Kızıma bakıyorum "seni seviyorum anne" diyerek uyuyor.. E daha ne olsun? Bıraktım yemeyiversin, bıraktım 2,5 yaşında hala bezli gezsin, bıraktım annesini öperek koklayarak uykuya dalsın.. Bıraktım yahu..
Gıdım gıdım dertler ararsanız, buluyorsunuz. Herkesin bir zayıfı var karnesinde, bazılarının birden çok zayıfı var, bazıları ancak günü kurtarabilme derdinde.. Ama büyük resme bakarsanız, kendinizi mutlu ve huzurlu hissedebiliyorsanız, çocuğunuz size sizi sevdiğini söylüyor ya da bedeniyle ifade edebiliyorsa, kendinizi hoş bir hafiflikte hissediyor "amaaaan, haklısın, hakikaten herşey akıyor be Heraklitos!" diyorsanız daha ne olsun?!
Zor günler hep geliyor, bazen uzun kalıyor, bazen iz bırakarak çok zor geçiyor. Ama büyük resme bakınca, ben anneliğimle gurur duyuyorum. Çocuğumun tüm eksikleriyle, başarısızlıklarıyla, sorunlarıyla bile, ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığım için, onu koşulsuz sevebildiğim için, ona benden ayrı bir birey olarak saygı duyduğum, özgür seçimlerini hoşuma gitmese bile kabullendiğim ve onun bana öğretmeye çalıştığı dersi merakla dinlediğim için, karnemdeki zayıflara rağmen kendimi yine de başarılı buluyorum. ÖRTmenim de sağolsun beni kanaatten geçiriveriyor yıl sonunda ;)