Çocuk büyütürken yaptığım hatalar, sonuçları ve çözümleri

Çocuk büyütürken yaptığım hatalar, sonuçları ve çözümleri

Blog kapanmadan önce şöööyle ballı bir itiraf yazısı yazmak, tüm kirli çamaşırları dökmek saçmak ve mümkünse yıkamak, kurutmak, temiz yeni raflara kaldırmak istedim. 34 yaşımda anne olduğumda, o ana dek 3 yaş öncesi çocuk deneyimim HİÇ olmamıştı, ailemde, çevremde yoktu, kucağıma aldığım ve ilk gıkında hemen annesine iade ettiğim bebek sayısı resmi rakamla 2 idi :) Ve de yapayalnızdım bu 3 sene boyunca, aileden uzakta, eşimin ailesinin dibinde olduğum halde ilgisinden upuzakta. Zorum zorum çocuklu arkadaş edinme çabasında, parkta bahçede oyun grubunda kim ne yapıyor gözlem derdinde. En çok da hayatta değil kitap sayfaları arasında.. Bu 3 sene bana çok şey öğretti ama bu yazdıklarım değil, birebir kızımla yaşadıklarım, bunaldığım "yeter artık dayanamıyorum" diye ağladığım anlar.. Bazen sanki yukardan biryerlerden ya da tam içimden geldi o cevap, bazen kızımdan geldi, çoğu zamansa deneme yanılmayla geldi. Her annenin en temel gündem konularını (uyku, yemek, tuvalet ve oyun) tek tek ele alıp, kısaca yaptığım yanlışları, doğruları ve öğrendiklerimi, yaşam boyu da öğrenmeye devam edeceğimi öğrendiklerimi yazayım istedim. Buyrun;

Biz annelerin 1 (alt madde a.) numaralı derdimiz: UYKU: 
Hamileyken hedefim neydi: "doğar doğmaz yatağında uyuyacak, asla yatağıma almam yoksa eşimle ilişkim mi kalır, aaaa hayatta yapmam!"
Gerçekte olan: ilk 6 ay bizim yatağımızda, sonra 10. aya dek yatağa bitişik beşiğinde bizimle uyuyan, 4 saatte bir uyanıp yana dönüp memeyi bulup emen, bu sayede uyku sorunu hiç yaşamayan ve daha önemlisi bana yaşatmayan bir çocuk. Sonra diş çıkarma, hastalık, gelişimsel 1 yaş uyku regresyonu dönemlerinde bir ara 15dk'da bir uyanan, ailecek perişan olduğumuz dönemler. 10. aydan sonra kendi odasına ve yatağına geçiş, bocalamalar, DEV YATAK projesi ve hayatımın kurtuluşu. 2 yaş civarından itibaren, doğal olarak gecede 1-2 defa su istemek, "sarıl anne!" demek için yanına çağırmaları saymazsak kendi odasında kendi yatağında uyuyan çocuk.
Doğru yaptıklarım: İlk 6 ay çocukla uyumak bence en doğru yaklaşımdı. Sonraki dönemde uykusunun bozulduğu dönemler çok telaş etmedim, dişi çıkıyor hasta olabilir, dönemsel ve geçecek dedim. Hakikaten süründürdü ama geçti :) Odasına geçtikten sonra uyku rutinini hiç sektirmedim, diş fırçalandı, şarkı söylendi, hikaye anlatıldı, "şimdi uyku zamanı" dendi ve susuldu. Yatağa oyuncaktır kitaptır lambadır koymadım çünkü bunlar hep uykuyu dağıtıcı şeyler bence. Kitabı oyunu uykuyla birleştirmek istemedim ve bence doğru ettim.
Yanlış yaptıklarım: Emzirerek uyutmak, memeyi bırakana dek başımın derdi oldu. Uykuya dalana dek yanına yatağa yatmak oturmaktan daha kolay geliyor ama çocuğu yalnız uyumaya başlamak için alıştırma evresini uzatıyor.
"Şimdiki aklımla" bundan sonrası için hedefim: Doğum gününe "Kocaman Yatak" istedi, alıyoruz, rutinini aynı devam ettirip, mümkün olduğunca uyku öncesi el tutma, sarılma dönemini kısa tutmayı başarabilmek, geceleri deliksiz uyuması en büyük umudum ama acelesi yok, herşey yavaş yavaş, adım adım oluyor, artık biliyorum ;)
Okuma tavsiyesi: Bebeklik döneminde uyku konusunda çok yazmıştım, Dev Yatak yazısında linkler vardır buraya tık tık. Siz odada olmadığınız zaman uyuyamayan çocuk hakkında buraya tıklayınız.

Biz annelerin 1 (alt madde b.) numaralı derdimiz: YEMEK:
Hamileyken hedefim neydi: "İnşallah ilk 6 ay anne sütü verebilirim, sonrası Allah kerim ne versem yer heralde yaaa"
Gerçekte olan: Çok şükür tam 20 ay anne sütü emdi, 6. aydan itibaren ek gıda, katı gıda, ver eline denesin (baby-led) yöntemi çok başarılıydı ve 15. aya dek hakikaten ne versem yedi, şekeri tuzu bilmedi. Sonra bir hasta oldu, bir hafta ağzına lokma sokmadı, biz panikledik, ısrar ettik, o gün bugündür "yemeyen, aşırı yemek seçen çocuk".
Yanlış yaptıklarım: paniklemek ve yemek yememesini kafama takmak, bu endişelerimi hissetmesine ve bence buna bağlı olarak bu inadını sürdürmesine neden oldu ve baktı ki annesi fazla yumuşak, kıyamayıp "çikolatadır, kektir, ne yese kardır, kopacak zayıflıktan" moduna girdi, hooop, kullandı bunu ve etkisi bugüne dek geldi. İkinci yanlışım, biz eşimle çorba sevmiyoruz, bir iki denedi ama yemedi diye hiç pişirmedim, oysa kabızlığa ne iyi gelirdi..
Doğru yaptıklarım: Tv açmadım, oyun oynamadım, bizle sofraya oturdu, önüne yemeği kondu ve kendi döke saça yedi, bu açıdan annesi yediren çocuktan baya önde. Fransız sistemi 4 öğün yiyor bu da iyi. Ha bir de evde ve dışarda sorunsuz, sıkılmadan, gezmeden, sessizce, masa adabına ve sohbete uyumlu "yabancıların çocukları" gibi yiyor :)
Şimdiki aklımla bundan sonrası için hedeflerim: Artık paniklememeyi ve yemeyen çocuk olduğunu kafaya takmamayı başardım aslında. Ne yazık ki anaokulunda yemek olmayacak, ben evden vereceğim, o nedenle biraz "seçici çocuklar için beslenme" konusuna eğilmeyi, kendimi geliştirmeyi umuyorum. Bu konuda şu sayfada ve şu sayfada ve şu sayfada ve şu sayfada ve şu sayfada ve şu sayfada ve şu sayfada ve şu sayfada güzel fikirler buldum. Ayrıca artık kızımdan tek beklentim; gelişimi normal ilerlesin ve sağlıklı olsun da varsın zayıf olsun, valla artık benim için önemli değil, artık biliyorum :)
Okuma tavsiyesi: Beslenme konusundaki tüm yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz. Ayrıca yemek seçen çocuğun sağlıklı olduğunu gösteren emareler için burada güzel bir yazı daha var.

Madde 2: TUVALET EĞİTİMİ:
Başlamadan önceki hedeflerim: Hiç yoktu aşırı korktuğum ve ötelediğim bir konuydu.
Gerçekte olan: 1,5 yaşta geçirdiği ateşli hastalık ve antibiyotik kullanımı sonucu penisilin alerjisi ve kronik kabızlık, 2 yaş döneminde 20 saate varan çiş tutmalar, ailecek perişan halimiz, doktor doktor dolaşmalar, denemediğimizin kalmaması, Macrogol isimli vücutta tutulmayan bir mineral bileşimine başlamamız ve kabızlığın hala bugün bile anca bu şekilde idare edilmesi (beslenmesi değişmedikçe de bu ilacı bırakma lüksümüz yok tabii). Bir iki defa lazımlık denemesi, başarısız. Sonra 2,5 yaşta bir mucize olup kendi kendine tuvalet eğitimi vermesi (birden ben bez kullanmıycam diyip çekip atması) ve direkt tuvalet adaptörüne oturması. Önce çişi, sonra yavaş yavaş kakayı tuvalete yapmaya başlaması ve bingo, kendi kendine verdiği, benim hiç bir etkim olmayan tuvalet eğitiminin sonu :)
Yanlış yaptıklarım: 1 yaştan sonra ateş düşürücü fitil kullanmak, popoyu zedelemesine, psikolojik kabızlığa, çiş tutmaya ve bu işin 1,5 senelik derde dönüşmesine tek olmasa da en büyük neden bence, şimdiki aklımla 1 yaştan sonra asla kullanmam ve tavsiye etmem. Beslenmesinin bozukluğu diğer bir yanlışım. En büyük yanlışım yine paniklemek, ona hissettirmiyorum sanarken onun benim endişemden endişelenmesi.
Doğru yaptıklarım: Tuvalet eğitimi vermemek! Valla bu işe hiç karışmamak ve ona bırakmak ve 20 saat tuttuğu çişe bile "amaaaan yeter artık ne olacaksa olsun" demeyi öğrenebilmek en büyük doğrum oldu :) Ha bir de çişe kakaya hiç pis demedik, her yaptığında olumlu tepki alkış gerekirse rüşvet verdik (minik bir parça çikolatanın tuvalete oturmadaki etkisini unutamam).
Şimdiki aklımla tavsiyelerim: 2-3'ten önce çok erken ve zararlı diyorum, yine en doğrusu rahat olmak, bunu görev değil zamanla, acele ettirmeden, yavaş yavaş kazanılacak bir davranış olarak görmek ve bol psikolojik azcık da çikolatajik rüşvet :D
Okuma tavsiyesi: Tüm yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz. Tuvalet eğitimi vermeye neden karşıyım, burada güzel bir yazı daha var.

Madde 3: OYUN (boş zaman aktiviteleri, teknoloji kullanımı):
Hamileyken hedefim neydi: "Çocuğun işi oyun! Çocuk oynayacak, çok ama çok oynayacak" benim mottomdu, bunun için herşeyi sağlamaya hazırdım.
Gerçekte olanlar: Gerçekten de deli gibi oyun oynuyoruz, mümkünse günde en az 1 saati, kara kışa rağmen bazen 2-3 saati, yazın nerdeyse tamamını dışarda, doğada, parkta falan geçiriyoruz. Maya 3 aylıkken oyun grubuna başladı, 27 aylıkken kreşe başlayana dek bir çok oyun grubuna, bebek jimnastiğine, yüzmeye gitti ama en önemlisi anneyle babayla birebir oyundu.
Doğru yaptıklarım: Oyun için herşeyi bırakıp ona katıldım, ya da az uzağından destekledim. Oyuncağı bol tuttum, doğal malzeme aldım, değiştirdim, kütüphaneden, bit pazarından aldım, ekonomik yük etmedim, moda oyuncak değil işlevsel oyuncak aldım ve yaptım. Ekranı ve teknolojiyi 2 yaşına dek sıfır, 2'den sonra ise sadece hastalık ve uçak yolculuklarında verdim, kendim de tv ve telefon kullanmamaya özen gösterdim.
Yanlış yaptıklarım: Onunla her istediğinde oyun oynadığım için, aktif zaman geçirdiğim için, kendi kendine oyun oynama yeteneği güdük kaldı biraz ama 2,5 yaştan sonra doğal olarak oyun kurmaya ve dikkatini daha çok vermeye, beni fazla istememeye çok yavaştan başladı.
Şimdiki aklımla tavsiyelerim: Aslında çok fazla karışmamak, bebek bile olsa kendi haline bırakmak lazım ki kendi kendini oyalamayı öğrensin. Bir de ben biraz fazla oyuna düştüm, aslında ilk aylarda bebeğin çok uyarana, hele bebek gruplarına falan hiç ihtiyacı yok, daha çok sessiz sakinlik güven duygusu falan daha önemliymiş. 6ay-1,5 yaş çocuğun ebeveynle oynaması, 2 yaş civarı ise arkadaşlarla oyun çok sağlıklı, 2 yaştan itibaren mutlaka çocuğun sosyalleşmesi lazım, oyun grubu, kreş bu yaştan sonra daha bir anlam kazanıyor. Bu dönemlere dikkat etmek lazım.
Okuma tavsiyesi: Ekran konusu için buraya ve buraya lütfen. Oyun ve aktivite yazılarımı ise buradan bulabilirsiniz.

Valla çocuğun ilk 3 yılında uyku, beslenme, oyun ve dışkılama eğitimi dışında başka bir ihtiyacı var mı diye düşündüm, aklıma gelmedi. Eğer sizin gelirse yazın, ekleyeyim :)