Şimdi buraya yazacağım herşey aslında benim için hala teorikte ve bu nedenle "yazmalı mı yazmamalı mı?" ikilemini yaşadım. Kendi deneyimim olmadan atıp tutmak istemiyorum çünkü evdeki hesap her zaman çarşıya uymayabiliyor, fakat bu konuda yazmadan ayrılmak da istemiyorum. En iyisi, en azından okuduklarımı, öğrendiklerimi ve yapmayı arzuladıklarımı sizlerle paylaşmak..
İlk gebeliğime çok benzer bir ikinci gebelik yaşıyorum, kızımda 24. haftaya dek karnım "dümdüz"dü, şimdi de 23. haftada henüz dıştan belli olmuyor. O nedenle aile ve çok yakınlarımız dışında çoğu kişiye henüz söylemedik bile. Kızıma da karnım iyice belli olmadan yani 30'lu haftalarda artık "serpme kahvaltıyı fazla kaçırdık"tan bir gıdım öteye geçmeden hamileliği söylemeyi / anlatmayı düşünmüyorum, uzmanlar da en doğrusunun bu olduğunu belirtiyor. Yoksa hem "ne zaman doğacak, niye bugün doğmadı?" diye sorup duracak ve ben bir noktada artık buna cevap veremeyecek kadar bunalmış olacağım eminim :) hem de işin doğrusu bundan önce sürpriz bir gebelik ve düşük yaşadığımdan biraz çekiniyorum. Biliyorum doğuma dek hatta doğumdan sonra bile hiç bir şey garanti değil, hayat gerçekten bir mucize ve çok ama çok kırılgan, olumsuzluk gibi değil de temkinli olmak diyelim, eğer bebeği bir nedenle kaybedersek, kardeşe hazırlanan kızımın psikolojisini de düşünmek diyelim.. Öyle bir durum başa geldiğinde çocuğa "bebek annenin karnında yeterince büyüyemedi, bu kimsenin suçu değil, bazen böyle olur ve bebekler doğamazlar, artık annenin karnında değil" demek gerekebilir. Allah korusun, kollasın, inşallah sorunsuz, sağlıkla, kolayca kucağımıza alırız yeni aile üyemizi, amin amin!
Bu sıra yaptığım tek şey "zemin hazırlamak" aslında. Maya herhangi bir bebekle ilgilendiğinde "aa evet ne sevimli değil mi, x'in kardeşi bu bebek, kız mı oğlan mı acaba, bak şimdi ağlıyor çünkü acıkmış, annesi memeden süt verdi, bak şimdi uyudu" gibi onun dikkatini bebek dünyasına çekme çalışmaları. Zaten 2-3 yaş arası çocuklar bebeklere ilgi duyuyor, çok soru soruyorlar, ben de Maya'dan tepki / soru geldikçe onları cevaplıyor ve bebek dünyasını anlaması için bol bol "sen de bebekken.." diye başlayan cümleler kuruyorum. Bir iki defa "acaba bize de bir bebek gelse mi, kardeşin olsa nasıl olur acaba?" dedim ama fazla düşündürtmeden araya laf soktum, çok üstünde durdurtmadım. Bir de sevdiği Peppa Pig'de tavşanın hamile olduğu ve doğurduğu bir bölüm var, onu baya bir izledi kendi isteğiyle ve şu an aslında bebeklerin annenin karnında olduğunu, sonra bir gün annenin hastaneye gittiğini ve kardeşle geri döndüğünü çok iyi öğrendi ve anlatıyor. Hatta tombik bir adamı gösterip "anne bebek mi var karnında?" diye sordu (ay çok utanç verici bir andı), sadece kadınların bebeği olabileceğini de öğrendi. İki de kitabı var "bize bebek geliyor" ve "bebeğimiz oldu" diye, onları da ara sıra okuyor merakla. Altyapı tamam yani :)
Önümüzdeki 6 hafta planım bu "farkındalık eğitimi"ne devam etmek. 30'lu haftalarda karnım artık mini bir karpuz boyutunu almaya ve elbiselerden taşmaya başladığı an, yani hani "hamile mi, tonton mu sorularının dindiği o ulvi an", kızımı karşıma alıp ona durumu şu şekilde anlatacağım: "Maya'cım, biliyor musun, hani x'in kardeşi var ya, bebek.. Bizim de bir bebeğimiz olacak, yani senin bir kardeşin olacak. Şu an annenin karnında büyüyor, annenin karnı daha da büyüyecek büyüyecek kocaman olacak, sonra bir gün aynen Peppa Pig'deki anne tavşan gibi ben de hastaneye gideceğim, doktorlar karnımdaki bebeğin doğmasına yardım edecek ve sonra bebeği alıp evimize getireceğiz. x'in kardeşi gibi, o da bizimle, seninle birlikte yeni evimizde yaşayacak. Bebek süt emecek, uyuyacak, bazen ağlayacak, bir sürü kaka yapacak, biraz büyüyünce seninle ben onunla oyunlar oynayacağız" falan diye anlatacağım ve sadece ondan gelecek soruları yaşına uygun ve doğru şekilde cevaplayıp, onun sormadığı soruları (bebek nasıl yapılır) es geçeceğim. Ayrıca kesinlike "kardeş ister misin?" diye sormamanızı da öneririm çünkü "hayır" diye diretebilir ve hiç yoktan başınıza dert alabilirsiniz.
Eğer ki "zor sorular" gelirse, yine yaşına uygun yani doğru ama biraz sansürlü bilgiler vermeyi planlıyorum (anne ile baba birbirini çok sevince, bazen bir çocuk sahibi olmak isterler ve yatakta çıplakken birbirlerine sarılır, öpüşürler, sonra annenin karnı büyür ve çok kocaman olunca hastaneye gider, doktorlar ona yardım eder ve bebeği karnından çıkarırlar, bebek doğunca anne bebeği eve getirir ve artık hep birlikte yaşarlar bence bu yaş için doğru, sade ve yeterli bir açıklama. "Bebek oraya nasıl girdi?" sorusu gelirse de, yine yaşına uygun penis ve vajina kavramları da kullanılarak "anneyle baba çıplakken birbirlerine sarılınca, babanın penisinden küçük, gözle göremediğimiz kadar küçük bir bebek annenin vajinasına girdi, ordan karnına ilerledi ve büyüdü büyüdü kocaman bir bebek oldu" denebilir ve "benim çocuğum olacak mı?" sorusu gelirse "hayır, çocukların çocuğu olmaz, büyüyüp anne baba oldukları zaman çocukları olur" yeterli olacaktır).
Olayı anlattıktan ve soruları cevapladıktan sonra, ikinci kısıma yani onun bu ilişkideki rolüne geliyor sıra. "Sen artık büyüdün, abla oldun" çocuğa söylenmemesi gereken, onu gereksiz sorumluluk duygusuna sokan cümleler. Onun da ufak bir çocuk olduğu unutulmadan, "sen çok iyi bir abla olacaksın, bebek gelince istersen onu birlikte yıkarız, giydiririz, istersen biberonundan sütünü sen de verebilirsin, eğer ağlarsa onu öper beraber sakinleştiririz" falan gibi çocuğu aktif katılıma yönlendirecek cümleler kurmak daha uygun olur. Ayrıca çocuklar sizin tepkinizden öğreniyorlar, o nedenle "biz en çok seni seviyoruz, ilk göz ağzımız" yerine, "anne ve baba tüm çocuklarını sever, biz de yeni bebeği de seni de çok seviyoruz" mesajı alabileceği konuşmalar daha uygun olacaktır. Bu sayede çocuk bebeğin sevilmesinin doğal ve doğru olduğunu anlayacak, bebeğin de kendi gibi değerli olduğunu hissedecek, o da sizi örnek alacakır.
Kıskançlığın önüne tamamen geçmek mümkün değil ama çocuk kendi yerinin alınmayacağından, anne babanın onu eskisi gibi seveceğinden emin olur ve kardeş bakımında bir parça sorumluluk üstlenirse, uzmanlar da kıskançlığın azaldığını ve kabul etmenin kolaylaştığını söylüyorlar. Mesela bebeğin odası hazırlanırken eğer onun eski eşyalarını aktaracaksanız, mutlaka onun iznini almak, ona sık sık "sen bebekken bunu giyerdin, şöyle oynardın, şimdi izin verirsen bu eski kıyafetlerini kardeşin de giysin mi?" demek, "hem biliyor musun, sen bu eskileri ona verdiğin için, kardeşin gelince o da sana yepyeni bir hediye getirecek" diye motive etmek ve sık sık olumlu cümlelerle bebek biraz büyüyünce nasıl beraber oynayabileceklerini, birlikte seyahat edeceğinizi, yapacaklarınızı anlatmak çok olumlu sonuçlar veriyor. Tabii bunu yaparken sadece olumluya değil, bebeğin ağlayacağına, bazen zorlanacağınıza da vurgu yapmalısınız ki, daha gerçekçi bir beklenti içine girebilsin.
Bebeğin doğumu sırasındaki durum açıkcası bu süreçte beni en çok korkutan durum, çünkü eşim "çocuğumun doğumuna katılmak istiyorum" diye tutturmuş halde, halbuki topu topu yaptığı iki el tutmak, iki göz devirmek, doğumdan sonra da sevinç gözyaşları dökerek kordonu kesmek yahu, valla başka bi işe yaramıyorlar bu babalar! Dibimizde yaşayan babannesinin biliyorsunuz ne bize ne kendine hayrı yok (doğum yapacağım zamanlarda İtalya'da tatilde olacak büyük ihtimalle), anane dedeyi çağırsam çok tatlı insanlar ve çok da güzel bakarlar ama tek başlarına gece kalma deneyimleri yok bir de sağolsunlar kendileri 0-4 yaş çocuk büyütmedikleri halde (beni ananem büyüttü) özellikle sağlık alanında ciddi kariyer sahibi tüm anane dedeler gibi herşeyi en iyi onlar biliyorlar ve kendi doğrularını uygulama konusunda inat ediyorlar (onların lügatında Maya kendine zarar verecek olsa bile "hayır" diye bir kelime yok mesela (bu da onlara tam %100 güvenmeme çok büyük engel oluyor) yani kısacası lohusa kafasıyla ağzımı kapayamam, evde iç savaş çıkar diye korkuyorum. Anlayacağınız şu an itibarıyle doğum sırasında kızıma bakacak kimsem yok! Bunu değiştirmek için "oyun ablası" düşünüyorum ama doğum süresince gece gündüz yanında kalacak, güvenebileceğim birini bulmak burada çok zor çünkü bebek bakıcıları saatlik çalışıyorlar ve gece kalmıyorlar. Doğum doulası ile görüşüyorum, bazıları doğuma giriyor, bazıları ise eşinizi doğuma yetiştirip evde kalan çocuğunuza bakıyor.. Bu konuları araştırıyorum. Her halikarda, Maya benden daha 1 gece bile ayrı kalmadığı için, doğumda yanında olacak kişiyle (hatta ikna edebilsem babayla bile!) önceden bir kaç gece geçirme tecrübesini kazanmak zorunda, o nedenle bunu da ayarlamam, haftalar öncesinden onu bensiz 1-2 gece geçirmeye hazırlamam gerekiyor. Gözümde doğumun kendisinden çok Maya'ya kim bakacak sorunu büyüdükçe büyüyor valla :(
Doğum sonrası ise; özellikle dikkat etmek istediğim, Maya'nın bebeği gördüğü o ilk anda bebeğin elimde kolumda mememde tepemde olmaması! Onu boş ve açık kollarımla karşılamak, kucaklamak ve ben kendim bebeğin yanına götürmek, tanıtmak istiyorum, inşallah sağlıkla kısmet olur.. Bebeği ve sizi tekrar gördükleri ilk an önemli; kısa, sakin ve sadece anne baba ve bebeğin olduğu odada tanışmak, ilerleyen ziyaretlerde de bu olumlu sakin havayı sürdürmek gerekiyor. Dediğim gibi, kardeşin ona getireceği bir hediye, tedirgin havayı baya neşelendirebilir. Bebeğin ayaklarına ellerine dokunmasına izin verilmeli, tutmak isterse güvenli bir koltukta mutlaka anne ya da babanın desteğiyle tutması sağlanmalı, fakat bebeğe yaklaşmak istemezse asla zorlanmamalıdır. Küçük çocukların bebekten korkmaları, çekinmeleri ya da birden öfke ya da üzüntü duyarak ağlamaları çok normaldir, bu durumda mutlaka ona sarılmalı, destek olmalı, sevginizin aynen devam ettiğini, onun yerini kimsenin almayacağını anlamasını sağlamalısınız.
Bebekle eve geldikten sonra, özellikle bebeğin bakımında aktif rol almak, hatta bazı şeyleri ona danışmak ("sence bugün sarı badisini mi giydirelim, kırmızıyı mı?" gibi basit sorular bile çok anlam ifade eder), bebeği beraber izlemek ("aaa gördün mü esnedi"), kardeş rolleri üzerine kitaplar okumak ve hikayeler anlatmak, onu motive etmek ve "sen harika bir ablasın, sen bebeğin ablası olduğun için çok şanslı ve mutluyum, nasıl da yardım ettin bana bebeği yıkarken" gibi olumlu geribildirimler vermek kabullenme ve bağlanma sürecini hızlandırıyor. Fakat en önemlisi, bebekten ayrı, sadece onunla geçireceğiniz bir zaman dilimi yaratmak ve bunu sürdürmek, ona "sen büyüdün artık" mesajı vermeden onun da bir ufak çocuk olduğunu ve size ihtiyacı olduğunu düşünerek yaklaşmak ve bebekle ilgilenmiyorsa ona bu yeni duruma alışmak için zaman ve destek vermek! Bebek doğdu diye büyük çocuğun bakımını eşinize ya da başka bir aile büyüğüne, bakıcıya devretmemek, onunla kaliteli ve sadece ikinizin birlikte olacağı zamanlar geçirmek, hem size hem ona iyi gelecek..
Ek okuma önerileri; 3 yaşındaki çocuğuma hamileliğimi ne zaman ve nasıl anlatmalıyım başlıklı tam benim durumuma uygun bir yazı için buraya, aynı konuda başka bir yazı için buraya, buraya ve buraya ve buraya (türkçe) tıklayabilirsiniz. Doğum sonrası ipuçları içinse burada güzel bir yazı daha var. Ayrıca kardeşi olacak çocuklar için bu kitap listesi, ve şu kitap da önerilerim arasında.