Bizim kızın opera sanatçıları gibi bir sesi var, hep bahsediyorum ya.. Şaka maka, kızı galiba opera sanatçısı edeceğiz de gerçekten, eskiden beri mırıldanırdı ama artık baya baya melodisiyle, sözüyle şarkı söylemeye başladı bizim "Zekiye Mürmeyen". Bu haftanın şanslı numarası ise "Beethoven 5. Senfoni". Ayh ciddiyim. Bizim kız da herkesin çocuğu gibi "züpper" ve de "deha" tabii, yok ayol, çocuk tv izlemeden, bilgisayar ekranını tanımadan büyüyor ya, müziğe sardırdı yazık, n'aapsın.. Evde "ta ta ta taaaaaa" diye dolanan bir tıfıl düşünün, saç baş dağılmış.. Halimiz komedi. Beethoven görse, o bile - ki kendisi bilirsiniz adım adım sağır olmanın da getirdiği hınçla son derece sinirli bir insanmış - gülerdi haline..
Zavallı Beethoven, insanın müzik dehası olup duyamaması ne kadar acı. Bir çok bestesini tamamen sağırken yaptığını, müziği beyninde gördüğünü biliyor musunuz? Geçen sene Sting ile yapılan bir nöropsikoloji deneyini okumuştum da, onun da beyninde çalıyor gerçekten de müzik, o da "ben notaları duymuyorum, görüyorum, yaşıyorum" demişti zaten.. Neyse dağıldık yine. Müzik önemli.. Maya ilgi duyarsa çok sevinirim ve desteklerim tabii ama o istemedikçe hiç de 3 yaşında Kuzey Koreli zavallı çocuklar gibi keman virtüözü, piyano sanatçısı olsun diye de bir hayalim yok. Evde bir sanatçı (baba) yeter bize, sanat zor iş azizim.. Çok stresli. Neyse yine dağıldık.
Maya şimdilik bana ve teddy'lerine aryalar düze dursun, aslında bu durduk yere şarkı söyleme hali bizim ailede genetik galiba. Annem mesela devamlı ağzında bir nçık nçık nçık'la hem bateri çalar hem yemek yapar, büyük teyzem deseniz zaten kendisi keşfedilmemiş diva, Maya'ya ilk döt devirmeyi, gerdan kırmayı öğreten ve 1 yaşındaki yavrumu bedensel estetik ve ritm konusunda odun kadar beceriksiz Alman tıfıllarının yanında oryantal yıldız eden de odur. Babam deseniz hem "yaw bu Maya kızın heryeri ayrı oynuyo" der, hem de kendi cerrahtır, ameliyatlara radyosuz girmez, gözümde hem oynayan hem ameliyat yapan doktor ve hemşireler.. E ben de duşta banyoda bir yıldızım kendi çapımda, ayrıca doğduğu günden bu yana o bağırdıkça ben ona şarkılarla yaklaştım ("benim de canım var, ben de insanım" 0-7 ayın hit şarkısıydı mesela), bir ara günün 20 saati durmaksızın şarkı söyler vaziyetteydim (evet otobüste, trende de) yani kızı çekirdekten yetiştiriyoruz. Bu oynak kıvrak Türk kültürüne tezat babası ve ailesi bile Maya tarafından zorla dansa kaldırılıyor, iki elinin işaret parmağı ile totoyu aynı yönlerde yana sallaya sallaya "hadi şarkı söyle" diye emrediliyor, ay Elfgillerden kaynanamı bile gerdan kırarken gördüm ya, durum çok matrak! Ailecek zilleri taktık oynuyoruz yani. Yok ama tırlatmadık, şarkılar ve müzik çocuğun psikososyal ve bilişsel gelişimi için çok yararlı ayrıca özellikle bebeklik döneminde dil gelişimine de olumlu katkıları olduğu biliniyor.
Şarkıları nerden buluyoruz derseniz, ben çoğunun sözlerini uyduruyorum, bazen sözlere beste dahi yaptığım oluyor, bazı "eser"lerimi Nil Karaibrahimgil'e öykünerek kayda bile aldım vallahi, belki ilerde keşfedilirim kim bilir (Woody Allen'ın son Roma filminde miydi o banyoda keşfedilen adam gibi; hani banyo olmadan söyleyemiyor, sahneye banyo kuruluyor her sefer adam hem yıkanıyor hem konser veriyor falan, bana uyar!)
Şu şarkılar çok revaçta, melodisini bilmedikleriniz olabilir, youtube'dan ekliyorum. Ben burdaki videoları izletmiyorum Maya'ya ama siz izletiyorsanız, bazıları hakikaten sevimli. Yine aklıma gelenler olunca ya da hatırlatırsanız onları da zevkle eklerim.
- Ali babanın çiftliği (unicorn kişnemesi de dahil, her tür hayvanla 1 saate dek uzatabilmeniz mümkün) ve mantığı Old McDonald had a farm ile aynı biliyorsunuz.
- Arı vız vız vız (Maya'nın ilk şarkılarından tabii) ve küçük kurbağa
- Ah dede vah dede (bu benim çocukluğumdan bir şarkı, bayılırım sözlerine, maya'nın ilk kelimelerinden biriydi tabii dede, babam mest)
- Küçük kardeş minik kardeş Can Can Can (özellikle hepsi mutlaka çok sevimli olan Can'lar için)
- Benim adım kelebektir (bu da benim çocukluğumdan özel bir şarkı, çok bilinmiyor sanırım hiç link bulamadım)
- Sevgili Izzy'den Somewhere over the rainbow u da unutmayalım, Maya ilk araba radyosunda dinledi ve resmen ağzı açık, gözler faltaşı, bitince "bi daha bi daha" diye haykırdı! Tüm zamanların en güzel şarkısı ve sesi bence..
- Hazır bu romantik hisli havaya girmişken, bizim evlilik şarkımız da olan (romantik eşim rica etmiş, Fiji'de adanın yerlileri gitarlarla çalıp söylemişlerdi, ayyyh içim hıpladı bak) You are my sunshine ı da ekleyeyim, Maya'ya sözlerini azıcık değiştirip you are my bambino" şeklinde uyarlıyorum ki koca "aaa ooo bizim özelimizdi ooo" diye kıskanmasın :P
- Mini mini bir kuş (bu linkte diğer Türkçe şarkılar da var, ilginizi çekebilir belki) ve Daha dün annemizin (klasiiiiiik, bayılırızz, hele de Twinkle Star versiyonunun hastasıyız)
- Row row row your boat (sonuncusunu kocama marry me marry me marry me diye söylediğim de oldu çok)
- Fış fış kayıkçı'yı da unutmayalım, özellikle oturmaya başlama döneminde yardımcı oyundur
- Alouette (Maya'yı Türkçe, İngilizce, Almanca yetiştiriyoruz ama o ilk kelimelerinden birini Alouette sayesinde Fransızca olarak söylüyor, biz dumur tabii)
- Frere Jacques (Fransızca eğitimine devam)
- 10 green bottles (bu da kolik günlerinde 100'den geriye saymalı versiyonuyla söylenebiliyor)
- 5 monkeys jumping on the bed (aynen, isterseniz 6352 maymunu yatakta zıplatıp durabilirsiniz)
- Itsy bitsy spider (bu da evde örümcek gördüğümüz ve dakikalarca izleyip sonra balkona attığımız bir gün gelen bir şarkı)
- Swimming in a pool (bu da yüzme kursuna gitme sırasında ve banyoda söylediğimiz bir şarkı)
- Wheels on the bus (bu video korkunç, tam 54 dakika, oyh)
- Susam sokaği Ernie ve Bert'ten vazgeçilmez Thats what friends are for ;)) Buna hala kahkahalarla gülüyor olmam normal mi bilmiyorum ama!?!
Veeee en sona en bomba: manha manha (ve tabii ki Maya devamlı manha manha! kısmını söylüyor ve biz de o pembe yaratıklar misali du du du dudu kısmını.. e biri size manha manha deyince durmak olur mu?!)