Düğün dernek, salam sosis ve piç mevzusu

Düğün dernek, salam sosis ve piç mevzusu

Başlık; geçirdiğim haftasonunu çok güzel özetliyor aslında. Eşimin bir çalışanını göbişiyle bebişiyle evlendirdik ve Bavyera usulü tepeleme salam sosise doyup, evimize geri döndük.

2015'in ilk düğünü bu, 1 tane daha var sırada önümüzdeki ay. Ama bence bir tane daha - hem de asıl beklenen düğün - de çok yakında sürpriziyle gelecek; eşimin en yakın dostu ve kız arkadaşı son bir kaç aydır korunmayı bırakmıştı, henüz bir vukuat yok ama bizimki "bebek gelmeden", "teklif etme" sevdasına kapılmış bu arada. Daha önce de bahsetmiştim, burada pek evlenmiyor insanlar, bazısı çocuk yaptıktan sonra dahi evlenmiyor. Özellikle de kadınlar istemiyor evlenmeyi, erkekler biraz daha "evcil" ama kadınlar ince düşünüyorlar, sık eliyorlar bu mevzuularda burada. "Yaşım geldi" ya da "çocuk yapmaya bundan iyisini bulamayabilirim" diye evlenen hiç tanımadım. Çoğunluğa göre evlilik, sadece kağıt üzerinde bir imza; önemli olan evli ya da bekar, çocuklu ya da çocuksuz, "aşk"ı devam ettirebilmek, yaşam boyu "çift" olabilmek. İşin tuhafı, Türkiye'yle kıyasladığımda burada evli ya da uzun süreli birlikteliklerde boşanan ve ayrılan çok insan da yok, ya da ben tanımıyorum. El ele, öpüşüp duran, hippi tipli, saçında çiçeklerle San Francisco'ya giden (ne şahane şarkıdır) insanlarız biz :)

Ama Türkiye şartlarında tüm bunlar ne büyük acaiplik hatta evlilik dışı çocuk sahibi olmak ne yazık ki düşünülemeyen bir "ayıp". PİÇ derler hatta. İlk duyduğumda 5 yaşındaydım "piç ne anane?" demiştim, "babası belli olmayan çocuk" demişti. "Ama sen anneler herşeyi bilir dersin, annesi bilmiyor muymuş babasını?" demiştim, "o zaman nasıl piç olur ki bir çocuk, hiç bir çocuk piç olamaz" demiştim.. O zamanlar, doğru kafayla dünyanın yanlış yerinde yaşıyormuşum..

Benim "aşk çocuğu" dediğim, bazılarının "piç" dediği, genellikle çok güzel yüzlü olan bu çocukların ne yazık ki bazısı çok şanslı olmuyor. Bazı anne babalar "aşk çocukları"na sıkı sıkı sarılıp, aile oluyor ama bir çok anne baba henüz hazır olmadığı halde sırf çocuk için evlilik müessesesine "itilmiş" oluyor. Sonra da sapır sapır boşanıyor bizim ülkede insanlar, çocuklarsa çift kale maç.. Şu "bir imza"nın zulmüne bak..

Buradaki arkadaşlarım arasından neredeyse bir ben evlilik "içi" çocuk doğurdum (ne banalim). Yok o kadar da değil yine baya var benim gibi eski kafalı romantikler ama gerçekten de son zamanlardaki gelinlerin çoğu göbeklerini gere gere hamile ya da çocuklar anne üzerine kayıtlı burada. Mesela bizim kızlar ve bebekleri diyorum ya hep, şu an 3. çocuğuna hamile olan İngiliz dilberimiz hala evlen(e)medi "bu hengamede"; çocukları aradan çıkarıp, kiloları verip, sonra "belki" evlenecek. Çok da mutlu, kocaman bir örnek aile! İmzalılardan daha örnek..

Bu işler karışık işler. Keşke kimse kimseye karışmasa, etiketlemese, kendi gibi olmayana pis demese. Herkes bildiği gibi yaşasa. Ama bu konuda biz daha çooook fırın ekmekler yiyeceğiz, bu arada bir çok insan evlilik müessesesine girip girip çıkacak, çocuklar çift kale maçlarda kaynayacak. Yazık günah; bir sürü evrak işi, kağır mürekkep israfı. Yeter ki "piç" denmesin diye.. Kağıt üzerinde olan bir baba, eve uğramasa bile baba işte.. Yersen.

Salam sosise döneyim, ağır konular bunlar. Yahu o nasıl bir Bavyera Düğünü'ydü yine! Giyindik şu alttaki fotolarda gördüğünüz geleneksel kıyafetlerimizi, gittik.


"Brotzeit" (ekmek saati; İngilizlerin çay saatini almış Alplerdeki dağ adamı, kendine uyarlamış diye düşününüz) bu en yukarıdaki fotodaki oluyor. Bu fotodaki 4 kişilik bir "giriş" yemeği, direkt odun üzerinde geliyor. Peynirler, çeşitli sosis ve salam seçenekleri, turşular ve salata niyetine kırmızı turp. Nasıl da güzel ham ham bol tahıllı, ayçekirdekli kabak çekirdekli ekmekler eşliğinde. Yanında da 2000 çeşit biranın en iyi 4-5 örneği seçmece sunuluyor. Basit ama leziz. Düğün yemeği buydu valla. Bizim kız da dahil ellerimizle daldık barbar barbar. İçtiğim gazlı gazlı sulara ve seyahat şişkinliğine bağlamak istiyorum ama nur topu gibi de 1,5kg fazlam oldu. Bu yaştan sonra vermek ne zoooor biliyorsunuz (haydiii, yapma sporu götür löp löp yemekleri sonra işi yaşa yık, duyan da inansın! Oldu cicim!) Haydi yanlarımızdaki aşk tutamaçları, önümüzdeki ferah balkonlar ve arkamızdaki hava yastıkları ile lömbür lömbür yuvarlanmalı iyi haftalar hepimize :P